Bilindiği gibi Bozcaada’da son aylarda adanın en güzel ve bakir alanlarına ilgili bakanlık izni ve onayı ile otel, villa ve restoran gibi tesisler yapılmaya başlandı. Bu tesislerin izinleri son imar değişikliği öncesinde alındığı için ve ilgili bakanlıklar tarafından onaylanması nedeni ile yerel yönetimin bu tür projelere müdahale etme şansı pek bulunmuyor. Ancak bununla birlikte adalı bazı vatandaşlar yerel yönetimi, bu tür doğayı yasal zeminde katleden projelere caydırıcı bir tavır sergilememekle eleştiriyor. Geçmişte Beylik mevkiinde “DEMKO” projesini örnek gösteren adalı vatandaşlar, bu yeni büyük projelere de belediyenin her türlü caydırıcılık tavrını göstermesi gerektiğini ifade ediyor.
Konu ile ilgili olarak bugün Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz ile görüştük. İşte Başkan Yılmaz’ın bu konudaki eleştirilere verdiği yanıt:
Bozcaada’da son zamanlarda bakir ve doğal alanlarda yapılan yapılar ada halkını ve sevenlerini son derece rahatsız etti. Bu projelerin izinleri her ne kadar daha önceki yıllara dayansa da ve ilgili bakanlıklar tarafından onaylansa da belediyenin bu konuda sırf yasal diye herhangi bir müdahalede bulunmadığı söyleniyor. Oysaki siz de yerel seçim döneminde bazı konularda yönetimi eleştirerek mücadele etmedikleri ve halkı örgütlemediklerini belirtmiştiniz. Sizce şimdi belediye bunu yapıyor mu?
Ben açıkçası bütün mevzuatları ve izinleri alınmış projelerin kişilerin kazanılmış hakları olarak görüyorum. Siz ifade ettiğiniz için söylüyorum üniversitenin gitmesi bir tercihtir yani üst yönetimin bir tercihi halk hareketi ile yönlendirilebilir ve değiştirilebilir. Aynı şekilde adliyenin gitmesi de bir tercihtir. Adliye için de adanın koşulları gözetildiğinde aynı imar planındaki gibi kamuoyu ve halk hareketi ile değiştirilebilirdi.
Peki imar planındaki gibi bu tür adanın mimari dokusuna zarar vereceği düşünülen projelere belediye gözdağı verebilir mi? En azından bu tür projelere de tepkisini gösterebilir mi?
Bilmiyorum bu bir tercih olabilir ama sonuçta burada bireysel münferit olaylardan bahsediyoruz. Toplu alınmış kararlardan bahsetmiyoruz. Münferit olduğunda sanki biz kişiye ya da oradaki kuruma karşıymışız gibi olabileceği düşünüleceğinden, biz mevzuatı inceledikten sonra mevzuata uygun olduğu için biz böyle bir yolu tercih etmedik. Evet, eleştiri olabilir. Böyle bir yol izlense bir şey elde edilir miydi edilmez miydi bundan çok emin değilim. Mesela Akvaryum Koyu’ndaki yapılar bizim elimize ulaşınca biz her şey tamam olmasına rağmen Çevre Şehircilik Müdürlüğü’ne yeniden bir yazı gönderdik. “Buranın her şeyi tam mı değil mi?” diye son bir görüş aldık. Onlar da bize 1 gün içinde mevzuata uygun olduğunu belirten yazı gönderdi. Bize Çevre Şehircilik “Burada bir sıkıntı var” deseydi biz buna göre hareket ederdik.
Çevre Şehircilik’ten genelde 1 gün içinde cevaplar gelir mi? Yoksa böyle büyük projelere mi anında cevap geliyor?
Evet, bunun biraz çabuk gelen bir cevap olduğunu söyleyebilirim.
Tabii bu durumun sizin yönetiminizle bir ilgisi yok ancak adada bu tür projeleri gören adalılar imarın alt kesime yani daha çok bağ evi ve küçük işletme yapacaklara kapandığını, ancak büyük projelerin bir şekilde imar yasağını deldiğini düşünüyor ve duruma tepki gösteriyor. Sizce de öyle mi?
Ama şöyle bir insafsızlık yapmamak gerekiyor. Bu tür izni ve onayı alınmış projeler imar kanunu çıkmadan önce alınmış. Sıfırdan bir başvuru yapılmadı.
Böyle büyük yapılar ya da projeler var mı daha sizin de bildiğiniz?
Yok, şu anda bildiğimiz yok. Bizim, kişilerin onaylı projesi olup olmadığını tek tek takip etmemiz ve bunu bilmemiz zor ancak ben bundan sonra böyle bir şey kalmadığını düşünüyorum.