Bugun...


kostasalto

Cemil hocanın Bozcaadası, Bozcaada’nın ressam Cemil Onay’ı!
Cemil Onay neredeyse 20 yıldır Bozcaada'da yaşıyor. Adanın kargalarından, lodosundan, sokaklarından, insanlarından aldığı ilhamla 'rüzgarı boyuyor.

Mobil Reklam

Cemil hocanın Bozcaadası, Bozcaada’nın ressam Cemil Onay’ı!
+ -
Bozcaada Bozcaada Haber Madam

 Adalılar onu Çınaraltı'nda elinde fırçasıyla, kıyıda lodosun getirdiklerinin peşinde ya da bir parkta tuval başında öğrencileriyle görmeye alışkınlar. Adanın misafirleriyse duvarlarda bir kenarına #cemilonay imzasının iliştiği resimlerle fotoğraf çekebilmek için sokaklarda dolaşırken Göz Kırpan Kızı, kanatları, Şarap Tanrısı'nı arıyorlar. Duvarlardaki renklerin ardındaki ismi merak ediyorlar. Bozcaadahaber'in 2016 Ödül Töreni vesilesiyle, kışın bir lodos vakti adaya gittiğimizde buluştuk Cemil Hoca'yla. Yılın eğitimcisi ödülünü aldığı gecede neden sahneye çıkamadığından Göz Kırpan Kız'ın adadan taşan şöhretine, komik heykellerinden duvar resimlerine, adanın yaz ve kış hallerinden yeni projelerine kadar konuştuk. 

RÖPORTAJ: GÜNEŞ DERMENCİ

 

Ada'nın köşe başlarını hikayeler tutuyor ya, Cemil Onay'ın hikayesi ne zaman, nasıl başladı adayla?

Tayinle geldim adaya. 19 yıldır resim öğretmeniyim burada. Malatya'da çalışıyordum, eşdeğer yer burasıydı. Baştan korktum ama sonra Özcan Germiyanoğlu ile tanışmam resim hayatımı güçlendiren bir şey oldu. Rengigül Sanat Galerisi'ni bilinen, İstanbul'da konuşulan bir galeri haline getirdik beraber. 31 Aralık 1998'de yılbaşı sergisi açtım orada. Kırk resmin hepsi satıldı. Parayı tuvale, boyaya, fırçaya yatırdım ve her sene sergi açtım. Bunu kendime bir ödev gibi gördüm ve yılda 80- 90 resim üretmeye başladım.

Bozcaada'ya gelmeden önce böyle sergi deneyimleriniz, yoğun üretiminiz var mıydı, yoksa adada mı başladı?

Bu kadar küçük bir yerde özel galeri olması çok çekici bir şey benim için. Malatya'dayken uzun süre resim yapamadım. Buraya gelmeseydim, iki üç yılda bir tek tük sergi açan, resim yapan biri olabilirdim. Ada, ressam olduğumu hissettiriyor. Burada tamamen hayatın içine giriyorum, çok fazla boş vaktim var. Haftada iki gün okuldayım. Bu, hayatımı disipline alıyor. Öğrenciler seviyorlar resim dersimi. Yetenekliler, güzel şeyler yapıyorlar. Her sene birkaç tanesini ailelerini de ikna ederek sınavlara hazırlıyorum ücret almadan, güzel sanatlara gönderiyorum. Bozcaada'nın her yerinde resim yaptım, öğrenci çalıştırdım. Ada halkı da beni kabul etti herhalde, diyelim yanımda bir iki öğrenciyle resim yapıyoruz, kimse şaşırmaz. Kolay gelsin hoca der, geçerler. Biraz önce ressam olmaktan bahsettim ya, ben ressamım dediğinde değil de insanlar bu ressam diye konuşmaya başladığında ressam oluyorsun.

Nasıl bir öğretmensiniz? Notunuz kıt mıdır, bol mu?

Bir öğrenci vardır, 90 - 100'dür hep notları ama resim yapamıyor. Ona zayıf verirseniz resimden soğutursunuz. Hiç olmazsa iyi bir izleyici olsun. Sergilere gitsin, güzel resmi farketsin. Açıkçası diğer derslere göre veriyorum notu. Çok iyi olduğunu belirtmek için de 100 veriyorum. 23 yıldır benim yüzümden takdir, teşekkür kaçıran hiç olmadı. Şu sıralar çocuklarla birlikte  Notabüs'ü boyuyoruz. Notabüs güzel bir proje. Çocuklar için müzik biraz eksikti adada. Onu da hallettik, güzel oldu.

Bozcaada'nın sokaklarını Göz Kırpan Kız, Kanatlar, Kediler diye tarif eder, yürürken duvarlarda resim arar olduk.    

Resimlerimin o duvarlarda, gizli yerlerde olması bilinçli, benim tercihim. Sanatı fazla göze sokmayı sevmiyorum. Tuvaletin duvarına resim yapsam herkes görecek, Göz Kırpan Kızın önünden geçip görmeyenler var. Gizli olması hoşuma gidiyor. Eşim görmüş, dört kız gece saat on birde bulmuşlar, bütün gün aramışlar. Gelibolu'dan Göz Kırpan Kız için geldik diyenler var. Beş resim daha yapacağım. Onlar da gizli yerlerde olacak. Tam kilisenin karşı köşesine beyaz kanatlı bir martı, göz kırpan kızı bir de yandan görünüşlü yapmayı düşünüyorum.  Bağ evinin duvarına da bir resim yapacağım. Salhane'ye giderken kayalardan birini de heykel yapmak var aklımda. Sokakların böyle anılması, resimlerin aranması, esnafla gelenler arasında değişik, samimi diyaloglar kurulması hoşuma gidiyor.

Duvar resimlerinizin bu kadar ilgi göreceğini, ünlü olacağını tahmin eder miydiniz?

Göz kırpan kızı tahmin ediyordum, kargayı da, diğerleri daha anlatımlı şeyler olduğu için ciddi kaldılar. Selfie diye bir gerçek var ve insanlar resme dahil olmak istiyorlar. Karga kanatlarını çekip kanatlarım var ruhumda şarkısıyla, şiirlerle paylaştılar. Göz Kırpan Kız, asma saçlı. Her mevsim saçları değişiyor. Sonbaharda kırmızıydı saçları, şimdi döküldü. Baharda açık yeşil çıkacak, sonra koyu yeşile dönüp uzayacak. Adaya sık gelenlerin bunu fark edeceklerini ve paylaşacaklarını biliyordum. Göz Kırpan Kızın hikayesi şöyle, o duvarda gençlerin yaptığı bir resim vardı, yaprak üfleyen kız. O resim döküldü, ben çocukları aradım gelin tamamlayın dedim, hocam sen birşey yap dediler. Ben önce tıraş ettim bağ bıçağıyla, sonra portreyi çizdim. İki gözü de açıktı, sonra bir gözü döküldü. Bir göz daha yapmaya üşendim, bir çizgi çektiğimde göz kırpmış oldu. (gülüyor) Yine dökülüyor, tamir ediyorum, koruyucu sürüyorum. Adada rutubet var. Belki dökülecek, bitecek, başka yapacağım.

Diğer duvar resimleri nasıl oluştu peki?

Dionysos resminin üzerinde küçük bir boru var ve şarap fermantasyonunda bazen şarap taşıp akıyor. Sanki şarap yapıyormuş gibi. O boru nedeniyle yapıldı o resim Çamlıbağ'ın deposunun duvarına. O bana çok katkıda bulundu. Karga resmim de öyle. Önüne geçiyorsun, senin kanatların oluyor. Bozcaada zaten insanın imge dünyasını güçlendiren bir yer. 20 yıldır burada yaşıyorum. Birşey yapmam gerekiyordu, ben de yapıyorum. Aslında ben salon ressamıyım. Almanya’da, Hollanda’da sergiler açıyorum.Sanırım o ülkelerin renge ihtiyacı var. Benim ürettiklerimde bu rengi arttıran, Bozcaada. Bozcaada'ya bu anlamda epey borcum var. Acaba bunlarla adanın daha fazla tanınmasına katkıda bulunmak iyi mi, kötü mü, bundan çok emin değilim. Adanın sanatseverler tarafından tanınması, iyi gibi geliyor. Burada çok iyi bir havuzlu otel olacağına, galeriler olsun, ressamlar olsun, şairler olsun.

İzlediğimiz kadarıyla açılan resim sergileri artıyor Ada’da.

Geçen sene dramatik bir şey oldu. Hayatında ilk kez sergi açan bir kıza sergi açtık, 17 yaşındaydı. Güzel sanatlar lisesini bitirmiş, sergi açabilmek için bir yıl üniversite sınavına bile hazırlanmamış. Bir de hayatında son kez sergi açan birine, Süha Senir’e sergi açtık. Mustafa Dermanlı da buna katkıda bulundu. Süha Dede'nin bir sürü arkadaşı geldi Çanakkale'den, İstanbul'dan. Orada buluşmuş oldular, 18 tane resmi satıldı, çok iyi oldu. Açtığım en manalı sergilerden biriydi. İyi ki açmışım, iki sergiyi de açtığım için çok mutluyum.

"Rüzgarı boyayan adam" diyorlar sizin için...

O söz, bir bağ işçisinden çıktı. Ben köfteci Lütfü Amcayı da kahvedeki adamları da gelin sergim var diye toplayıp götürüyordum sergilerime. Hayatında ilk kez sergi görüyordu insanlar. Sen bizim adamızın rüzgarını çizmişsin, dedi içlerinden biri. Ben de bunu Almanya'da sergimi ayarlayan menajere anlattım, o da gazeteciye söyleyince böyle bir manşet çıktı, sonra da benimle bütünleşti. Rüzgar imgesini bulmak da benim gerçek anlamdaki ressamlığımı yükselten birşey. Adanın kargaları kadar rüzgarı da özeldir, poyrazı ve lodosu. Bir portreden de rüzgar geçiyor, figürden de. Sanırım adada iki yüzden fazla mekanda, evde resmim var. Bazen misafir olduğum evlerde resimlerimi görünce şaşırıyorum, unutmuş olabiliyorum.

Çamura ne zaman bulaştı elleriniz?

Altı yaşından kırk yıl sonra tekrar çamurla oynamaya başladım. İlkokulda derste anlatmak için çamurdan yanardağ, Kızılderili, zenci yapardım. Resim yeteneğim çamurdan geliyor. Miskin Atölye’de fırın, çamur ve seramik kursu veren hocalar var, oraya takılmaya başladım. Yalınayak Başı Kabak diye bir konu çıktı ortaya. Heykelden eski çocuk oyunları,  yoğurtçular, elma şekercisi, şipşakçılar yaptım. 80 parça işle Bozcaada Sanat Galerisinde sergi açtım. Çok ilgi gördü. Fiyatlarım yüksekti ama çok sattı. Lirik işler, eşi bulunmaz şeyler. Şimdi kendime fırın ve çamur aldım, küçük atölyemde devam ediyorum heykel yapmaya.

Miskin Atölye'de yıllar önce tesadüfen gördüğüm heykelleriniz hala aklımda. Yatağın içinde uyuyan şişko adam, çarşaf kıvrımları, sokakta yürüyen sarhoşun yüzündeki keyif. Küçücük heykellerde bu kadar ayrıntı görmek beni çok şaşırtmış, gülümsetmiş, iyi hissettirmişti.

Miskin’de öğrendim o teknikleri. Karikatür de çiziyorum ya, o komik ayrıntıları yapabiliyorum. İnsanları böyle kötü günlerde neşelendirmek, güzel şeyleri göstermek, çocukluğuna döndürmek, biraz gülümsetmek başlı başına bir iş zaten. Yalınayak Başı Kabak konusu çok güzeldi, şimdi ben ona ay konusuyla devam ediyorum. Ayda uyuyan çocuk, ayda kitap okuyan çocuk, aydan sarkan çocuk… Bu konu hoşuma gidiyor. Sadece aylı hikayelerle sergi açacağım önümüzdeki yaz.

Oyun  mu bunlar aynı zamanda sizin için?

Oyun tabi. Almanya’da benden “Rüzgarı Boyayan Adam”diye bahseden yazı şöyle bitiyordu; “Tanrının çocuklara verdiği en büyük ayrıcalık, oyunları ciddiye almalarıdır. Cemil Onay da oyunları ciddiye alıyor.” O zaman yaşlanmıyorsun, takmıyorsun. Ben bir ara facebook ve instagram hesaplarımı kapatayım dedim. Bir yanda bombalar patlıyor, insanlar ölüyor, ben de kalkıp komik, şirin resimler sergiliyorum. Sonra bana mesajlar geldi, bizim bunlara ihtiyacımız var diye. Beni ikna ettiler, devam edeceğim. Bu ülkeyi sanat, spor kurtarır. Onları çoğaltarak iyi ve mutlu olabiliriz diye düşünüyorum. Bozcaada ile ilgili en iyi cümlem şu herhalde; insan isterse bir adada dünya yaratır, isterse kocaman bir dünyayı ıssız bir adaya çevirir. Bu bize bağlı.

Siz hangisini yapıyorsunuz?

Benim buradaki görevim, yapabildiğim güzel şeyleri devam ettirmek olsa gerek. Adanın bütün koylarında resim yaptım, piknik de yaptım. Bütün balıkçılarıyla balığa çıktım. Herkesle konuşuyorum. Sanat, hayat konuşuyorum. Politika konuşmuyorum. İnsanı kirleten birşey. Ada beni zenginleştiriyor. Bazıları bir alandalar ve oradan çıkmıyorlar. O zaman adayı ıssızlaştırıyorlar. Ben çok alandayım. Yer değiştiriyorum. Farklı yerlerde farkı hayatlar yaşıyorum. Mesela Ayazma'da denize girmek benim için hiç hoş değil. Kışın oraya gidip takılmak güzel, kimse yok çünkü. O kalabalıkta insan niye gider ki oraya?

Ne yapıyorsunuz adanın yaz kalabalığında? Sizi tanıyorlar mı, arıyorlar mı, merak edenler var mı?

Resim yapanların avantajı, beni tanımıyorlar. Bazen bana soruyorlar Göz Kırpan Kızı. 110 yaşında biliyor musunuz diyorum, onu yaptıktan sonra gözleri kör oldu diye şakalar yapıyorum. Yalnız bu yaz benimle tanışmak isteyenler, beni bulanlar çoktu. Sanırım karga ve Dionysos rsimlerim bunu arttırdı. En çok imza verdiğim, selfie çektirdiğim yaz oldu. Bu çok da lazım değil aslında,bireysel bir sanat ya,otur kenarda resim yap. Resmimden konuşuyor olma hali daha çok hoşuma gidiyor. Benim yaptığım en iyi portre Göz Kırpan Kız değil, çok daha güzellerini yaptım ama en ünlüsü o. Benden, hatta adadaki birçok kişiden ünlü bir resim.

Pakize'den de ünlü müdür dersiniz Cemil Hocam?

(Gülüyor) Yok, Pakize daha ünlü. çünkü o geziyor, karşıya da geçiyor. Duvar sabit.  Göz Kırpan Kız selfie çektirmek konusunda birinci olmuş Bozcaada'da. Kıyıya vuran gemi ve Pakize de adanın diğer ünlüleri.

#bozcaadabizim sosyal medya kampanyasında sizin duvar resimleriniz de çok paylaşıldı. Bir not düşecek misiniz bununla ilgili Bozcaada sokaklarına? Bu yaz #bozcaadabizim ruhunu hatırlatan duvar resimleri çıkabilir mi karşımıza?

Sonuç önemli orada, iyi bir sonuç alındı. İnsanların iyi ve mutlu olmaları için yapabileceğim tek şey resim. Heykel ve şiir de var. Bu yaz Bozcaada şiirleri diye 80 şiirlik kitap çıkarmayı düşünüyorum. Onun dışında yapacağım diğer şeyler saçmalık olur. Resim yapıyorum ve resimle katkıda bulundum. Onunla ilgili resim yapmaya geince, hiç öyle düşünmemiştim. O zamanın kampanyasıydı ve görevini yaptı. Yeni konular için onu tüketmeyip, bırakmalıyız diye düşünüyorum. Koyların ihalesi iptal edildi, sonuca ulaştı. Bir okulun duvarına Bozcaada Kalesini yapacağım. Bir başka duvara da  bir bank. Bankta adanın her şeyi olacak. Yanına da kumbara bırakmayı düşünüyorum, sokak hayvanları için. Önünde fotoğraf çekilenler 1 lira bıraksa, sokak hayvanları kışın çok rahat edebilir. Eylül ayında aklımıza geldi, Göz Kırpan Kızın yanına kumbara koyduk, üç çuval mama aldık, bir tanesini biz dağıttık hayvanlara. İyi ki adadayız diyoruz böyle zamanlarda, çok seviyoruz.

Resimlerinize adanın sadece rüzgarı değil, her hali yansıyor, değil mi?

Ben adayı seviyorum ve o görülüyor. Adayı seven de umduğumuzdan daha fazla insan var, resim almak istiyorlar o yüzden. Benim resimlerimin çok satıyor olmasında adanın çok katkısı var. Adada bir de şöyle bir avantajımız var, herşeyin gerçeğini yiyoruz. Gerçek yumurta, gerçek ekmek... O mutluluk, o iştah resme de yansıyor. Hafize’yle 15 yıldır evliyiz, hiç çöp atmıyoruz. Öğrencilerime de bunu öneriyorum. Ailenizle yemek yiyin, paketli ürün almayın diyorum. Resim öğretmenliğiyle alakası var mı diyeceksin, var işte. Ben mesela ağustos ayında sardalye yediğimde mutluluk hormonu salgılıyorum. Onla da başka resimler yapıyorsun.

Bir de lodos zamanları var Ada’nın, bir de lodosun denizden getirdikleri…

Lodos tahtasıyla dünyada birçok kişi iş yapmış ama adada sanırım ben başlattım. Şimdi tahta bulamıyoruz lodostan sonra, herkes bir şekilde kullanıyor. Bir gün pikniğe gittik. Arabada da yapıştırıcıdan matkaba kadar her şey var. Ben orada taşların arasında viking gemisine benzer kocaman bir kütük buldum. Sonra direğini buldum. Denizden gelmiş bir  de bez vardı. Bir viking gemisi yaptım. O zaman Çiçek Pastanesi'nin yanında standımız vardı. Orada monte ettim, standa koydum ve hemen satıldı. Biz sonra heyecanla lodostan gelenleri toplamaya, kuklalar, heykeller, oyuncaklar yapmaya başladık. Çok eğlendik, da çok ilgi gösterdi. Tezgahtakileri  görenler birden gülümsemeye başlardı; küçük satıcılar, elma şekercileri...  Yalınayak Başı Kabak konusu da oradan başlamış demek ki. Adalılar heykelleri  arada tamire getirirler. Kırılgan şeyler. Lodosçuluk, doğanın bize akıl öğretmesi. Ağaçlar bize söylüyordu ne yapılacağını, biz sadece birleştiriyorduk.

En ilginci neydi lodosun getirdikleriyle yaptıklarınız içinde?

İp atlayan kız. En çok sattığımız da o, bir sürü yaptık, şişman, zayıf, uzun... Bir kol var, onu çeviriyorsun, kız ip atlıyor. Hareketli figürler yapmaya başladık. Aynı zamanda lodosçu arkadaşlarımla bir sergi açtık Bozcaada Sanat Galerisi'nin bahçesinde. Haluk Şahin Bozcaada'da açılmış en sevimli, en yaratıcı sergi dedi. İçine Kurt Düşen Şizofren diye çok güzel portrem vardı, büst gibi. Altta onun taşıyıcısı da deniz kurdu girmiş kütüktü. Ressam Tayfur Sanlıman, eğer Rodin bunu görseydi, heykel yontmayı bırakır sahile çıkardı dedi. Lodosçular sergisiyle ilgili duyduğum en güzel iki eleştiriydi.Lodosçular sonra bitti. Stant açmak yorucuydu, hergün stant açmak gerekiyor ama bizim de üretmemiz gerekiyor, dağıldık. Ender çıkıyorum artık lodosa, tek tük yapıyorum yine. Seramikle lodosu birleştirdim. Yamuk yumuk oluyor ya, komik duruyor.

Yeni yapacağınız duvar resimleri ile ilgili beğenilir mi kaygınız var mı?

Yok, tek kaygım göze çok sokmamak. Birçok kişi beğeniyor ama acaba karşı evde oturan, tam penceresi ona bakan teyze beğeniyor mu?

Bunu soruyor musunuz adalılara?

Adada beni kıramıyorlar, bana iyi şeyler söylüyor yaşlılar ama bilmiyorum ki, sanırım çok şikayetçi olan yok. Göz Kırpan Kızın önünde gelin damat fotoğrafı çekiyorlar ona çok şaşırıyorum. İnsanlar bir selfie için Bozcaada’ya geliyorlar. Bu kadar popüler olacağını sanmıyordum. Basım hakları konusunda ciddi teklifler var.

Taşıyabilecek miyiz yani Göz Kırpan Kız’ı, kanatları, Dionysos’u yanımızda?

Karşıda köyde bir atölye kurulacak, onunla çalışacağım. Kupa, bardak, ne ise Cemil OnayConcept diye yola çıkmayı planlıyoruz. Özel çalışmalar da yaptım, kahve fincanı da olacak, bez çantaya özel çizimler de yapacağım.

Bozcaadahaber 2016 Ödül Töreninde Yılın Eğitimcisi ödülü aldınız ancak ödülünüzü almak için sahneye çıkamadınız.

O benim için çok sürpriz oldu. Ödülü Göz Kırpan Kız resmi ile alacağımı sanıyordum. En çok selfie çekilen fotoğraf seçildiği için turizme katkı ödülü falan olur diye düşünüyordum. Bu, alışık olduğum bir konu. Öğretmenlik esas mesleğim, biraz heyecanlandım. Sahne alışkanlığım da var oysa ki, daha önce de ödüller aldım. Ödül için sahneye çağırıldığımda dizlerimin bağı çözüldü, titremeye başladı.Çok fazla öğrencim vardı salonda. Eşim Hafize Onay aldı ödülü benim için.

Cemil Hocam şahane bir sohbetti. Çok teşekkür ederiz. Son olarak Bozcaadahaber ve Mendirek dergisi okurları için ne söylemek istersiniz?

Beğeniyorum BozcaadaHaber'i. Serkan İlik benim en haylaz öğrencilerimdendi. Yaptığı iş çok iyi. Mendirek dergisi de adaya lazımdı. Adaya ait dergi çıkarma işini ilk düşünen bir öğretmen aslında, onunla ilgili bir yazı yazacağım. Mustafa Dermanlı benden bir resim ve şiir istiyor, ben de birkaç sayıdır öyle bir katkıda bulunuyorum, Mendirek edebi bir dergi, belki insanlar 10 yıl sonra okuyacaklar, iyi gidiyor, iyi yazarları var, adanın yazarak kayıt altına alınması çok önemli. Öyle sohbetler ediyoruz, öyle hikayeler var ki, kayıt tutmak gerekiyor. Resim de onları ortaya çıkarıyor. Çok da insan kaybettik adada  geldiğimizden beri, belki çizerim onları da bir gün.

Bu röportajdan bazı bölümler geçtiğimiz haftalarda Birgün Gazetesi ve Bozcaada Mendirek dergisinde yer almıştır. Röportajın en geniş hali ise Bozcaada Haber için derlenmiştir. 




Bu haber 11508 defa okunmuştur.

Bozcaada Simyon Bozcaada Pide Salonu

YORUMLAR

Mustafa Yaşar
01-03-2017 18:13:00

Selam hocama başarılar benim hemşerime

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

bozcaada  bozcaada

bozcaada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
SON HABER YORUMLARI
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR HABERLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
 YUKARI
   
Otomatik olarak 5 saniye sonra kapanacaktır. Reklamı kapatmak için TIKLAYINIZ