Herkese merhabalar;rnAnlatmak istediklerimi yazmaya başlamadan önce belirtmek istediğim önemli bir konu var. Yukarıda okuduğum haberde doğru olduğuna inanmadığım ve gerçekten çok önemli olan yanlış ayrıntılar var, bunlardan en önemlisi 51 stand sahibinin imza atarak mevcut belediye yönetiminin siyasi rakipleri ile işbirliği yaptığına dair verilen bilgilerdir. Sosyal medya haberciliği yapan web sitelerinin izlenme oranlarını yüksek tutmak adına haberin içinde, haberi yapılan tarafları birbirine kışkırtacak ibareler , doğru olmayan ayrıntılar vb. kullandıklarını her sosyal medya kullanıcısı bilir, ben Bozcaadahaber’in böyle bir şey yapmayacağını umut ediyorum, eğer yapmak istediğiniz şey bu değilse lütfen haber kaynaklarınızı tekrar sorgulayın, eğer bu sorgulamanız sonucunda halen 51 rakamına ulaşıyorsanız o zaman ortada çok daha vahim bir hukuki sorun var demektir, çünkü; bu bahsedilen 51 kişi içinde net olarak biliyorum ki mevcut belediye yönetiminin rakibi bir siyasi yapıyla birlikte imza atarak mücadele yoluna girmeyecek stand sahibi sayısı çok fazla, emin olduğum başka bir konu daha var ki sezon öncesi olduğu için bu 51 kişinin yarısına yakını ada dışındalar ve imza atmaları mümkün değil. Sorunun çözülmesine yönelik şimdiye kadar yapılanların sorunu çözmekten çok daha içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini ve stand sahipleri ve belediye yönetimi arasındaki bu anlaşmazlığın çok kötü yönetildiğini düşünüyorum, mevcut tartışma ortamının siyasi ajitasyona çok açık olduğunu , yapılan tartışmaların polemik üretmekten öte geçemeyeceğini bildiğim için muhatap olarak sadece belediye yönetimini görmek gerektiğine inanıyorum. rnİki gün önce belediyenin resmi web sitesinden konuyla ilgili yayınlanan haberi okuyarak beni arayan bir arkadaşım sayesinde standlarla ilgili belediye yönetiminin verdiği kararı öğrendim, vakit geçirmeden en kolay ulaşabileceğim meclis üyesi olduğu için Arzu hanıma ulaştım, konuşmamızın özetin de ona şunları söyledim “ Zorla güzellik olmaz, halka rağmen demokrasi uygulayamazsınız. “ ve bu kararda ısrarcı olurlarsa bunun yönetim için hoş sonuçlar doğurmayacağını söyledim, kendi adıma da bunun doğru bir karar olmadığını düşündüğümü ve birkaç gün bekledikten sonra herhangi bir iyileştirme yapılmazsa mücadele etmeye başlayacağımı söyledim, bu görüşmeden sadece saatler sonra yapılan toplantının ve imza toplandığının haberini aldım. Haklı çıkmaktan böbürlenmek yerine birkaç gün dahi beklemeden hemen mücadeleye başlama kararı aldım.rnŞimdi asıl yazmak istediklerimi yazmaya başlıyorum ve belediye başkanımız Hakan beye sesleniyorum;rnHakan bey, size bütün samimiyetimle ve art niyet gütmeden soruyorum, siz ve ekibiniz seçim öncesi stand sahipleriyle neden toplantı yaptınız ? cevabı çok basit , çünkü 50 küsür stand demek ortalama 150 oy demek , sizin seçim öncesi bizlerle toplantı yapıp bizlerden oy isteminiz son derece doğal, doğal olmayan bu toplantılarda bizlere verdiğiniz sözler ve taahhütlere karşın bugün takındığınız tavır, ben 5 yıldır adada yaşamakla beraber adaya gelip gitmeye 20 küsür yıl önce başlayan, daha ortalıkta otel pansiyon yokken adanın koylarında ormanlık alanlarında uyku tulumuyla geceleyip adayı yaşamış bir ada sevdalısıyım, en az sizler kadar adanın neye evrildiğini , ne gibi sorunlarının geliştiğini yıldan yıla gözlemledim, bu gözlem yaptığım uzun sürede fark ettim ki başka birçok sorunu doğuran ana sorun adanın “otokrasi” ile yönetiliyor olmasıydı. Hakan bey size seslenmeye ara verip bu yazıyı okuyan diğer ilgililer için otokrasi konusunu biraz açmak istiyorum. rnOtokrasi demokrasi gibi çok popüler bir terim olmadığı için bir çoğumuz anlamını bilmeyiz, otokrasi krallık, padişahlık gibi monarşik bir yönetim şeklidir tek farkı yönetim babadan oğula geçmez “bir şekilde” ele geçirilir. Otokraside yönetenler, yönetilenlere “biz sizin için en iyisine karar veririz, sizde buna uymak zorundasınız” der, bu size bir yerlerden tanıdık geliyor mu arkadaşlar.rnHakan bey tekrar size seslenmek istiyorum;rnSiz bize o toplantılarda demokrasi sözü verdiniz, yani katılımcı bir yönetimin, fırsat eşitliğinin olduğu bir yönetimin sözünü verdiniz. Muhtemelen beni hatırlayacaksınızdır, o toplantılardan birinde size çok güzel şeyler söylediğinizi ama maalesef ülkedeki siyasi yapılanmalardan hiçbirine inanmadığımı bu yüzden de oy kullanmayacağımı söyledim, size çok iyi şeyler yapmaya çalışsanız dahi bunun aslında çok iyi niyetli olmayan bir siyasi yapıya yaslanmasından dolayı başarılı olamayacağını anlatmaya çalıştım fakat siz benim gözlerimin içine bakarak bütün bu sözlerin yerine getirileceğini hatta katılımcı demokrasinin teminatı olarak ilk işinizin makam odasının kapısını sökmek olacağını söylediniz. Ben uzun yıllar evvel rahmetli Can Yücel ÖDP den aday olduğunda inanarak ona oy vermiştim son olarak da beni ikna ettiğiniz için size oy verdim. Çıkarlarıma ters düştüğü için uygulamaya çalıştığınız bu karara karşı mücadele edeceğimi düşünmeyin, benim her günüm mücadele ile geçiyor sadece yeni bir cephe açacağım, aynı toplantıda size çöplük sorunundan bahsetmiştim, bu sorunu da halledeceğinizi söylediniz, yönetimde olduğunuz bir yıl içinde çöplüğün bulunduğu Canol Deresi vadisine hiç gittiniz mi ? Benimle bir bardak çay içip o güzelim yeşil vadide biraz vakit geçirin, hemen her gün çöplükten uçuşan poşetleri nasıl sabır ve inatla topladığımı, her gün adım adım büyüyen çöplüğe ve susuzluğa inat yeşertmeye çalıştığım fidanları , size; başkanım şu yola bir el atın demektense bütün bir kış boyunca bata çıka kullandığım toprak yolla nasıl mücadele ettiğimi gelin size yerinde göstereyim. rnBugün standlarımızı geçici olarak açtık biliyorsunuz, bir arkadaşım bana bugün standların yanından sinirli bir şekilde ve kimse ile konuşmadan geçtiğinizi söyledi, stand yeri tartışmalarının başladığı günden beri en çok bunu duyduğumda üzüldüm, çünkü siz geçen sene olduğu gibi hepimizle tek tek merhabalaşıp hayırlı olsun diyen başkan olmalısınız, üzgünüm ama omuzlarınızda sizin zannettiğinizden daha ağır bir yük var, bütün bu düşüncelerimi size bir e-posta atarak yada özel bir görüşme talep ederek iletebilirdim, mücadelemin bütün stand sahiplerince duyulması ve öğrenilmesi için böyle bir yolu tercih ettim, eski yönetimlerde alenen bir belediye başkanına bu şekilde düşüncelerimi iletmem mümkün olurmuydu sizce, bu özgürlüğü hep beraber kazandık, demokratik olmayan bu tarz uygulamalarla bunu riske atıyorsunuz, seneler çabuk geçiyor bir daha ki seçimlerde bu gibi sebepler yüzünden başarısız olmanız durumunda, sizden önceki otokrasi tekrar gelir ve bu sefer gerçekten kalıcı olur ve bunun günahı vebali sizin boynunuzda kalır. Karar verdiğiniz uygulamanın sebeplerini anlayabiliyorum fakat bunun çözümü dikta etmek yoluyla uygulanmamalıdır, yapılması gereken bir an önce sadece sizin ve stand sahiplerinin tümünün katılacağı bir toplantı organize edip bu sorunun çözümlerini konuşmaya başlamak olacaktır.rnŞimdi stand sahiplerine seslenmek istiyorum;rnBöyle kararlar alınırken bizim de söz sahibi olacağımız taahhüt edilip söz verildiği halde hiçbir şekilde fikrimiz alınmadan yada daha önceden bilgilendirilmeden böyle bir uygulamanın bizlere dikta edilmesine ben karşı duracağım ve mücadele edeceğim , gelin bu mücadeleyi hep birlikte verelim, bizim kimseye ihtiyacımız yok, gücümüzü uğradığımız haksızlıktan almamız yeter, yönetimin şu anda düştüğü durumun binlerce insanın yaşama hakkını gasp edip mahalle kültürünü yok ederek “ama bakın ne güzel yaptık” diyerek beton yığınlarını gösteren Ali Ağaoğlu’ndan farkı yoktur, ama burası İstanbul değil burası Bozcaada biz burada halen kapılarımızı kitlemeden evlerimizde uyuyabiliyoruz, birbirimizle kavgalı olsak konuşmasak da yan yana olan standlarımızda belkide o anki bütün mal varlığımız olan ürünleri bir bez parçasına emanet edip gözümüz arkada kalmadan evlerimize gidebiliyoruz, yani biz halen büyük bir mahalle olarak yaşayabilen güzel insanlarız. Onlar standların ne emeklerle bugünlere geldiklerini bilmiyorlar, her yağmur sonrası ıslanıp perişan olan tezgahlarını inatla temizleyip işine devam eden onlar değil, standı emanet edecek birini bulamadığı için yemek yemeye gidemeyip saatlerce standının başında aç bekleyen onlar değil, sabahın güneşini bütün günün tozunu akşamın ayazını onlar değil biz biliyoruz ve işte bu yüzden güçlüyüz, yapmamız gereken tek şey bir arada durarak bu alınan karara karşı mücadele edip karşılıklı ortak bir paydada çözüm üretmek olacaktır.rnSaygı ve sevgilerimle;rnSinan Ay