Bugun...
Ramazan’ı bizden alan vahşi turizmdir


Muharrem Yıldız
muharrem_y@yahoo.com
 
 

Genç bir insan vahşice katledildi. Anneme, “Ne zaman ihtiyacın olursa beni çağır” diyen  mahallenin delikanlısıydı. Otuzunda olmasına rağmen, on beş yaşında bir lise öğrencisinin mahcubiyetiyle, “Hocam nasılsınız” diye selam veren; saygılı öğrencimdi. Annemin kucağına doğmuş bebekti. Mert bir babanın ve güler yüzlü, sevecen bir annenin evladıydı. Tüm gençler ve herkesin evladı gibi değerliydi. Ramazan, mekânın cennet olsun.

***

PERŞEMBENİN GELİŞİ BELLİYDİ

            Yaşadığımız bu vahşeti yaratan ortam birden bire oluşmadı. Yavaş yavaş geldik bugüne. Hem de, sonunda bu ya da benzerlerini yaşayacağımızı hepimiz biliyorduk. Perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğu gibi; göz göre göre.

Adamızı bu günlere getiren VAHŞİ TURİZM diye adlandırabileceğimiz turizm anlayışıdır.

            Aslında kimse vahşi turizmden yana değildi. Adanın kamu yöneticilerinden, siyasal oyun kurucularına, büyük yatırımcılarından küçük esnafına, kadını erkeği, okumuşu cahili; herkes Bozcaada’ya özgü bir turizmden yanaydı. Nitelikli ve özgün bir turizm anlayışının gerekliliği birçok arkadaş sohbetinin önemli bir konusuydu. Sadece sohbet konusu değil, ada turizminin nasıl olması gerektiği konusunda Ada Posta gazetesinde sayısız yazı yazıldı. Yine Ada Posta ve Lisa’nın çabalarıyla düzenlenen sokak sohbetlerinde Bozcaada ve turizm meselesi çok konuşuldu. Ayrıca birçok adalının burun kıvırdığı Bozcaada Forum bu konuyu defalarca ele almış ve tartışmaya açmıştı. Mendirek dergisi ve Bozcaada Haber sitesi de konuyla ilgili sayısız yazı, yorum ve haber yayımladı. O günlerde, bu yazıda VAHŞİ TURİZM diye ifade edilen anlayışa, KİTLE TURİZMİ deniliyordu. Demek ki, bunu dile getirenler de kitle turizminin vahşileşebileceğini öngörmemişler.

GİZLİ BİR MUTABAKAT OLUŞTU

            Şu çelişkiyi de vurgulamak gerekir: O dönemlerde kitle turizminin sakıncalarını anlatanlar da, kendi kişisel menfaatleri söz konusu olduğunda, tüm söylemlerini unutabiliyorlardı. Yani, bir yandan kitle turizmi olmasın deniliyor; diğer yandan küçük kişisel menfaatlerden de vazgeçilemiyordu.

 Velhasıl, herkes Bozcaada’nın vahşi turizme yaklaştığını görüyor fakat kimse bir şey yapmıyordu. Adayı yönetenler, her yıl sadece yüzeysel konuların konuşulduğu ve genelde monolog olarak geçen turizm toplantılarıyla, turizmi masaya yatırdıkları görüntüsü vermeye çalıştılar. Adanın siyasal önde gelenleri nitelikli turizm önerileri olan adayları bulamadılar ya da bulmak istemediler. Esnafın kazancı birden değişti, doğal olarak esnaf buna sevindi. Bağcılar elli hatta yüz yılda alacakları üzüm paraları karşılığında, bağlarını satabileceklerini gördüler ve çok heyecanlandılar. Mekân sahipleri, inanılmaz kiralar elde etmeye başladılar.

Bu gelişmeler sonunda, vahşi turizme yönelik gizli bir mutabakat oluştu. Zaten nitelikli ve Bozcaada’ya özgü bir turizm kolay bir iş de değildi. Nitelikli turizm nasıl olurdu:

- Adanın tarihsel ve kültürel dinamiklerine yabancı olmayan; onları geliştiren,

- Toplumsal ve doğal ekolojisiyle uyumlu,

- İnsan kaynaklarını dejenere etmeyen,

- Yerel halkı geliştiren,

- Turistin taleplerine odaklanmak yerine yerel kültürü önceleyen,

‘GELEN TURİSTLER İSTİYOR’ KOLAYCILIĞI

Eğer Bozcaada’da bu nitelikleri ön planda tutan kişilikli bir turizm yapılmış olsaydı, görülecekti ki; herhangi bir kültürel içerikten beslenmeyen, barlar gibi mekânlara da gerek duyulmayacaktı. Eğlence kültürü diye bir altyapıdan beslenmeyen, yüksek ses, ritim, her türlü şımarıklık ve sakilliğin normal karşılandığı, estetikten, adaptan uzak bir anlayışta işletilen bu mekânlarda, gelişebilecek olaylar öngörülemez noktalara gidebilirdi.

Nitekim son yıllarda Bozcaada barlarında çok sık kavgaların yaşandığını biliyoruz. Cinsel taciz ve tecavüz girişimleri yaşandı. Madde kullanımı da yine buraların normali gibi ifade edilmeye başlandı. Birçok ailevi probleme neden olan sorunlar yine bu tür işletmelerin yarattığı ortam sonucunda gerçekleşti. Organize suç ve mafya ilişkileri henüz adada tam görülmese de vahşi turizmin doğal sonuçları içinde bunlar da var. Gelecekte bunu da yaşamamız muhtemel.

Niteliksiz bar işletmeciliği vahşi turizmin birçok çocuğundan biridir. Vahşi turizmde en çok, “Gelen turistler istiyor” kolaycılığı arkasına saklanılır. “Adada eğlenilecek bir yer yok” denilerek başlayan bu eğlence biçimi, bugün bize kendi gerçeklerini göstermiştir. Vahşi turizm tercihi devam ederse bu gün Ramazan’ı elimizden alan vahşet, başka boyutlara da taşınacaktır. Herkes aklını başına alsın ya da yeni vahşetlere hazırlıklı olsun.



Bu yazı 16422 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Yavuz
08-07-2019 10:57:00

1984 veya 85 doneminde Bozcaada da orta okul yillarimda bir munazara yapmistik. Eski sumerbank binasinin uzerindeki lokalde. Iki takim ucer ogrenciden olusuyor ve her takim belirli bir sure tezini savunuyordu. Benim bulundugum takim Bozcaadayi tarim ve turizmin kalkindirabilecegini savunurken oteki arkadaslarimiz sanayinin kalkindirabilecegini savunuyorlardi. Ve biz halka acik yapilan bu munazarayi acik farkla kazanmistik. Ilerleyen yillarda turizmin adaya getirdiklerini gorunce nekadar hakli oldugumu anlamistim. Ancak yazida tam anlatildigi gibi vahsi turizm bu sekilde gelismeye devam ederse adanin sonu olacak gibi gozukuyor. Bizim zamanimizda sokakta bir tane araba gormek zorken simdi araba koyabilcek bir kose bile kalmamis. Uzucu ama herseyin fazlasinin zarar oldugunu birkez daha bu ornekte goruyoruz. Ben bugunde ayni tezi savunurmuydum bilemiyorum.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI