Bugun...
Bence Başkan Yılmaz’ın 5 senelik karnesi ‘kırık’


Serkan İlik
serkanilik@gmail.com
 
 

Yaklaşık 1,5 yıl önce ismini vermek istemediğim biri demişti ki, "Adada rakibimiz AKP olduğu sürece kazanırız”.  AKP karşıtlığı nedeniyle duyulan bu özgüvene karşı verdiğim cevabı yazının sonunda belirteceğim.

* * *

Geçen yazımda AKP'nin 5 yılda ne yaptığını, sevabını günahını kendi düşüncelerimle belirtmiştim. Şimdi benim gözümde Başkan Yılmaz'ın 5 yıllık sevabını ve günahını sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylelikle Bozcaada Haber olarak görevimizi ve sorumluluğumuzu da yerine getirmek istiyorum. Fakat 5 yılın değerlendirmesini yapmak bu kez her seferinkinden daha uzun olacak sanırım.

Büyük umutlarla gelmişti Hakan başkan belediye başkanlığına. 2014 yerel seçimleri sürecinde 17-25 Aralık Operasyonları, 20 yıldır koltukta oturan Mustafa Mutay'ın imar planları, arıtma süreci vs derken rüzgar da hep Hakan başkan için esmişti. Tabii ki kendisinin başarısı, vaatleri, CHP örgütünün başarısı da dahildi buna. 

BAŞARILI OLSAYDI KARŞISINA KİMSE ÇIKMAYA CESARET EDEMEZDİ

Ama ne yalan söyleyeyim, beklentilerin oldukça altında bir performans sergilemesiyle bu yüzden başta kendisine oy verenler olmak üzere hemen hemen bir çoğumuz açıkcası biraz hayal kırıklığına uğradık.  Zaten emin olun, 25 yıl sonra 2014 seçimlerinde belediyeyi  tekrardan CHP'li yapan Başkan Yılmaz, eksiklerine rağmen başarılı sayılsaydı karşısına kimse aday olarak çıkmaya cesaret dahi edemezdi.

Bilenler hatırlar, Başkan Yılmaz 2014 seçimlerinden yaklaşık 1 sene öncesinde bizim "Heyet" lakaplı Gürcan'ın kırmızı serçe arabasına binmeye başlamıştı. O zamanlar daha çok halkın içinde gözüken, (seçim süreci öncesinde) halkla daha iyi iletişim içinde olan Başkan Yılmaz’ı kullandığı o sevimli araba ile görenlerin içinden, “Bak işte tam halk adamı” diyordu heralde. Başkan Yılmaz'ın o arabayı kullanmasının seçime yönelik bir hareket olduğunu iddia edemem. Ama o başkanlığı döneminde Yılmaz’ın en çok eleştirildiği, en çok tepki gösterildiği konu da "iletişim" oldu. Yani genelde telefonlara çıkmayan, sürekli birkaç mekânda takılan, bayramlar, seyranlar hariç sokaklarda pek gözükmeyen bir başkan olarak şikayet edildi. O araba ise 2015 yılından itibaren hurdaya çıktı. Başkan ise şimdi camları siyah filmli, arazi tipi bir makam aracı kullanıyor, çarşıdan geçerken yüzü bile gözükmüyor.

Ama şu var ki, Başkan Yılmaz her platformda bu yöndeki eleştirileri kabul etti. "Haklısınız, şöyleydi, böyleydi ama artık böyle olmayacak” şeklinde eleştirileri haklı buldu. Fakat son yerel seçim sürecine kadar bu konuda hep hatasını kabul etmekten başka öteye de gidemedi. Ancak bayramlarda, özel günlerde, etkinliklerde coşku veren konuşmaları da kaçırmadı. Evet, Başkan Yılmaz bir belediye başkanı olarak herkesin telefonunu açmak zorunda değil, lakin Bozcaada gibi küçük ölçekli yerlerde halk belediye başkanını makamından çok oranın meydanında, kahvesinde, sokakta dışarda görmek ister. Çünkü bir önceki 20 sene ve ondan önce oluşan gelenek böyleydi.

BU SEÇİM SÜRECİNDE VAATLERİ DAHA GERÇEKÇİ

Bu arada Başkan Yılmaz'ın kişiliği gereği genelde kendisinden bir şey talep edildiğinde ilk başta "hayır" diyemediği için, sonradan o kişilerin telefonuna da çıkamadığını düşünüyorum. Artık son süreçte buna daha  dikkat ettiği de bir gerçek.

Gelelim Hakan Başkanın söz verdiği, ama tutamadıklarına. Aslında buradan tek tek, "Şu sözü verdi, tutamadı" diye yazacak olursam, sırf bunun için ayrı ayrı köşe yazısı yazmam gerekecek. Ki dediğim gibi Hakan başkan bunların birçoğunu da kabul ediyor. Ama inanın özel üniversiteden, toplu konuttan, çok amaçlı salondan, iskelenin yerinin değişmesinden, yerel ürünler üretim merkezinden, olta balıkçılığı turizminden, su sporlarına kadar büyük-küçük onlarca proje vaat etmişti ki bunların birçoğunu da 5 senelik dönemde yapacağının sözünü vermişti. Mesela ilk mitinginde başkan özel üniversite vaati için, "Daha dün Türkiye'nin en köklü iki özel üniversitesi ile konuştuk. Son aşamaya geldik, göreve gelir gelmez inşallah 4 yıllık Güzel Sanatlar Fakültesi'ni adaya getireceğiz" diyordu.

Başkan göreve geldiği ilk 2 yılda da buna benzer çok sözler vermişti. Mesela bisiklet yolları projesi gibi birçok proje daha vardı.

Bu seçim sürecinde ise Başkan Yılmaz’ın vaatleri daha gerçekçi diyebilirim. Tabii en son söylediği "Deniz Suyundan İçme Suyu Arıtma" projesinin gerçekleşeceğine ihtimal vermediğimi de belirtmeden geçemeyeceğim. Aslında 2014’teki vaatlerinin çoğunun CHP'li bir belediyenin gerçekleştirebileceğine imkan vermiyordum. Her ne kadar Başkan Yılmaz, "Devlet herkesin devleti, doğru projelerle gidildiğinde inanıyorum. Eğer partizanca davranırlarsa Kalkınma Ajansları ya da Avrupa Birliği projeleri ile gerçekleştireceğiz" dese de öyle kolay olmayacağını biliyordum.

ANKARA’YA İHTİYAÇ DUYMADAN DA BAZI ŞEYLER OLABİLİRDİ

Ama başkan Yılmaz’ın maalesef basit, Ankara'ya ihtiyaç duyulmadan yapabileceği, tutabileceği vaatleri, sözleri de  vardı. Mesela her ay halk toplantısı sözü vermişti, (ki her ay zaten gereksiz olurdu) fakat bırakın her ay halk toplantısı yapmayı yıllardır sezon öncesi ve sonrası yapılan turizm toplantılarını dahi 5 senede ancak 5 kez yapılmıştır. Mesela "Belediyeye başvurularınıza en geç 24 saat içinde cevap verilecek" diyordu, sorun bakalım 5 senede belediyeye yazılı başvuru yapan adalılara? Kapıyı kaldırma sözü vardı mesela, hiç Ankara'ya ihtiyaç yoktu bunun için değil mi? Bir de 5 yıldır bitmek bilmeyen Turizm Master Planı, Kentsel Tasarım Rehberi vs var ki bir türlü bitmedi.  

Başkan Yılmaz ve CHP'li Hüseyin Durmuş ile yaptığım programda söylemiştim; Komünist Partili Ovacık Belediye Başkanı'nın başarısını duymuşsunuzdur. Bırakın yatırım gelmesini, komünist belediye olması nedeniye Bozcaada'dan kat kat daha fazla baskı uygulanıyor. Ama adam sırf tarım projeleri ile adından nasıl da söz ettiriyor. Bozcaada'daki turizm potansiyeli ortada ve Türkiye'nin en iyi mimarları, en iyi sanatçıları, en iyi mühendisilerinin olduğu, hepsinin de gönüllü olarak destek verebileceği bir yerde, Ankara'ya ihtiyaç duyulmadan küçük ama etkisi büyük o kadar çok şey yapılabilirdi ki…

Ayrıca Bozcaada'da bir belediye başkanı, birkaç önemli ihtiyaç dışında, denetimi iyi yapsın, sokakları temiz tutsun, adil olsun, iyi iletişim kursun, başka hiçbir şey yapmasa da başarılı olur.  Ama Başkan Yılmaz'ın en çok eleştirildiği konuların başında biri iletişim, ikincisi de "denetim"di. Kaldı ki önceki dönemlere göre belediye personelinin sayısı çok daha fazla. Artık belediyenin bir Çevre Mühendisi bile var. Çöp konteynırlarını yerin altına almak güzel ancak sokakların temizliği iyi olmayınca bunun pek anlamı kalmıyor. Her sene "Tabela, tente yönetmeliği" çıkıyor ama uygulanmasına gelince yarım yamalak oluyor. Mesela “O tente kalkacak” deyip kaldıramayınca denetlemek de zor oluyor.

SOKAK ARALARINDA GÖRMEK PEK MÜMKÜN OLMADI

Peki, Mustafa Mutay daha az kişi ile nasıl yapıyordu bu denetimi? Kendisini başarılı bulursunuz, bulmazsınız, seversiniz, sevmezsiniz lakin kendisi sabah işe gitmeden önce belediye garajına gider, işçileri de, işleri de denetlerdi. Bazen eline hortumu aldığını, meydandaki çiçekleri suladığını da görürdük. Sokak aralarını kendi gezer, kontrol ederdi. Ancak Başkan Yılmaz'ı makamı haricinde sokak aralarında görmek pek mümkün olmadı.

Hal böyle olunca istediğiniz kadar personel alınsın, istediğiniz kadar görevlendirme olsun, başkan makamından çıkıp kendi denetlemediği sürece işler pek yürümüyor. Bir halk toplantısında hatırlayanlar bilir, başkan denetim, sokakların temizliği konusunda bir nevi personelini halka şikayet etmişti. Başkanın, "Ne yazık ki mevcut belediyeyi başarısız göstermek ya da kendi siyasal düşünceleri için bizi mağdur duruma düşüren..." diye devam eden konuşmasını hatırlayanlar vardır. Toplantı sonu biri Başkan Yılmaz için bana demişti ki, “Bu halkın sorunu değil, kendisini bu yüzden başkan seçtik, gereğini yapacak, çöpler temizlenecek.”

Öte yandan bir gün Bozcaada Forum’un birkaç konudaki eleştirisine başkan, “O zaman halk hareketi yoktu ki, toplu bir tepki olmadı” gibi bir söz söylemişti. Ben de kendisine “Başkanım her zaman halk hareketi olup siz önderlik etmeyeceksiniz, yeri geldiğinde hareketi siz başlatıp halk arkanızdan gelecek.” Bununla ilgili Gestaş’tan, Akvaryum tepelerindeki yapılara kadar birkaç örnek verebilirim. Sadece yazılı taleplerde, isteklerde bulunmakla hak alınmıyor. Şimdi seçim sürecinde Gestaş’ı hedef almanın da bir anlamı olmayacak. Neyse bu konuyu yazı çok uzayacağı için seçim sonrasına bırakıyorum.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, 5 yıllık CHP döneminde CHP’li belediyeye yakışmayan bir iki küçük ama önemli durumlar da oldu. Yıllardır var olan gazete bayileri kaldırıldı, dünyanın her yerinde halka, sokak sanatçılarına, çocuklara bırakılan meydanın artık eski ruhu yok. Tabii stantçılar yerlerinden olunca en iyi yeri isteyecek ancak bunlar amansız, çözülemeyecek gelişmeler değildi. Mesela belediye gerekirse yazın gazete için kuyrukların olduğu büfe için kendi bir şeyler yapabilirdi…

TOLGA DA İYİ İNSANDI, AMA İYİ KALECİ DEĞİLDİ

Peki, diyeceksiniz ki Başkan Yılmaz’ın hiç mi iyi yaptığı bir şey yok, hiç mi iyi yanı yok? Elbette ki 5 senede yaptığı iyi işler var, elbette ki Başkan Yılmaz’ın iyi yanları var. Bir kere AKP tabanı dahil hemen hemen herkes Başkan Yılmaz’ı başarılı bulmasa da iyi bir insan olduğunda hemfikir. Mesela Başkan’ın çalma, peşkeş çekme huyu olduğunu ya da genel anlamda adil olmadığını kimse söylemiyor, iddia etmiyor. Lakin bu konuda da bir arkadaşa şunu söylemiştim, “Beşiktaş’ın bir dönem birinci kalecisi Tolga’nın herkes başarısızlığını kabul ederken, bir yandan da “Ama iyi adam, ağabeylik yapıyor” diyordu. Ama Beşiktaş’ın iyi bir insandan öte iyi bir kaleciye ihtiyacı vardı. Aslında Bozcaada için de iyi bir insandan öte iyi bir başkana ihtiyacı vardı. Ama belki de Başkan Yılmaz’ın iyi bir insan olması, güven vermesi siyasi hayatında da şansının iyi gitmesine neden oluyordu, bilemeyiz. Günümüz Türkiye’sinde iyi insan olarak siyaset yapan insanlara hasretken, belki de bu yönü tüm eksilerini kapatıyor olabilir.

Evet, Başkan Yılmaz’ın yaptığı iyi işler var. Mesela Halk Kart sayesinde Belediyenin bu kilometre mesafede bir belediye otobüsünü halkına ücretsiz yapması Türkiye’de eşi pek görülmemiş bir uygulama. O’nun döneminde hangi görüşten olursa olsun ayrım yapmadan birçok ada genci iş sahibi oldu. Bu gerçekten önemli bir işti. Onun döneminde Türkiye’nin en iyi tiyatrolarını izledik, en iyi sanatçılarını dinledik. Belediye işçilerinin maaşları, sendikal hakları oldukça gelişti. Trafik düzenlemesi gibi önemli bir işe imza attı, ancak artık sokak aralarındaki kargaşa büyümeye başladığı için, bir de koca koca sarı dubalar, plastik dubalar ciddi anlamda görsel kirliliğe neden olduğu için farklı çözümler geliştirilmeli. Salhane’den aylık 40 bin TL gelir edebilecekken, Salhane’yi tekrar hayata kazandırdı. Gönüllü katılımcısı maalesef az olsa da Kent Konseyi’ni kurdu. “Bozcaada Bizim” gibi halk hareketlerine öncü oldu. Henüz bitmese de, “Adanın taşıma kapasitesini belirlememiz lazım” söylemlerine tezat davranarak bağ evlerine pansiyon ruhsatı vermeye başlasa da –tamamlanmadığı için eleştirsek de- “Turizm Master Planı, Kentsel Tasarım Rehberi” gibi önemli projeleri devam ediyor.

BELEDİYE BAŞKANLIĞINI KAZANIR AMA ...

El Ele, Hoş Geldin Dadam, Temiz Evler gibi projelerden bahsetmeyeceğim. Tabii ki güzel ancak seçim kampanyasında övünülecek projeler değil bana göre. Ama herkesin kendisini iyi bir insan olarak görmesinin dışında önemli bir diğer yanı da, Başkan Yılmaz’dan her zaman halk olarak, basın olarak hesap sorabiliyorduk. Bu konuda hiçbir zaman kin gütmedi, hiçbir zaman kendisini eleştirilenlere dolaylı yönden baskı uygulamadı, haklı olduğunu düşündüğü eleştiriler karşısında özeleştiri yaptı, sorumluluğu tek başına aldı, geri adım attı.

Hatta bazen kendi çalışanlarının ya da destek olduğu insanların haddini aşan davranışlarına bile karşılık vermedi ki ben içimden, “Ah başkanın yerinde olsam, yapacağımı bilirdim” dediğim olmuştur. Her platformda söylemişimdir, inanın 5 yıllık basın hayatımızda gerçekten çok özgürdük ki bu ortam Türkiye’de kaç yerde var? Yani onu döneminde işçisinden tutun, halkına, basınına herkes fazlasıyla özgürdü.

Peki, bana “Başkanın tekrar seçimi kazanması halinde yeni dönemde, performansında, icraatlarında, çalışkanlığında durum aynı mı olur, yoksa hatalarından ders çıkartıp daha iyi mi olur?” diye soracak olursanız. Valla açıkcası ben iletişim konusunda başkanın çok kayda değer bir değişeceğini sanmıyorum. Başkan elitist, tepeden bakan, sadece belirli bir kesime hitap eden biri değil, ancak iletişim konusunda başta “hayır” diyemediği için birkaç nedenden dolayı bunu pek beceremiyor. Ama ön seçim sürecinden bu yana daha iyi ama bunu da zaman gösterecek.

* * *

Peki, başkan Yılmaz kazanır ve hiçbir değişiklik olmadan aynı şekilde 5 sene geçirirse? İşte bunun cevabı da yazının en başındaki “Adada rakibimiz AKP olduğu müddetçe kazanırız” sözüne verdiğim cevapla aynı. Evet belki de o zaman da AKP karşıtlığı nedeniyle CHP ve adayı kazanabilir, ancak biri de çıkar der ki, “Ben size seçimi kazanamazsınız demedim, ben size belediye başkanlığını kazanamazsınız demedim, ben size adayı yönetemezsiniz, ben size başkan olamazsınız dedim” der. Sadece AKP karşıtlığı sayesinde seçimi kazanmak değil mesele, mesele hakkını verebilmekte.

 



Bu yazı 3298 defa okunmuştur.

YORUMLAR
2 Yorum

Zuhal Koçdağ Çöpdemir
21-03-2019 05:30:00

Serkan İlik, bir kez daha açık sözlülüğünüz için kutluyorum. ''İyi insan olmak'' iyi yönetici olmak için olmazsa olmaz şartlardan biri kuşkusuz ama asla yeterli değil.Bozcaada orta ölçekli bir şirketten bile küçük, yönetimde beş yıl bu performansla kimse sizi ''yönetici'' diye o koltukta oturtmaz. Hele ki ikinci şansı asla vermez. Bu sorumluluklar sevmekle, iyilikle, dıugusallıkla yürütülemez, görülüyor zaten yürümediği. Ya gereği gibi çalışacaksın ya da bırakıp gitmeyi bileceksin. Samimiyetle düşüncem budur

Hermes-Lodos
21-03-2019 04:21:00

Sevgili Serkan kardeşim, öncelikle cesaretin ve tarafsız gazetecilik örneğin nedeniyle seni kutluyorum. Emin olun, çizginizi bozmadığınız sürece bildiğim, tanıdığım Bozcaada'ya değer veren herkes yanınızda olacak. Bizleri Bozcaada'dan habersiz bırakmadığın gibi köşende yaptığın değerlendirmelerle aslında hafızalarımızı da tazeliyorsun. Ben 24 Haziran sonrasında artık ne genel seçimlerde, ne de yerel seçimlerde oy kullanmayı düşünmüyordum. Ta ki beni ve eşimi seçmen listesinden sildirmek istedikleri ana kadar. Ancak bu durumla karşılaştığımız gün (Bu arada süreçte emeğiniz çoktu) eşim de ben de inadına oy hakkımızı kullanma kararı aldık. Kısmetse 2 gün öncesinde de adada olacağız. Fakat Bld Bşk Hakan beyi görürsem kendisine de söyleyeceğim; 'Sırf AKP'nin yaptığı terbiyesizliğe tepki olarak oy kullanmaya geldim.' diye. Umarım yazınızda belirttiğiniz gibi önümüzdeki dönem iyi bir insanın yanında iyi bir başkan, adayı iyi koruyabilen bir başkan olur. Sağlıcakla kalın

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI