Bugun...
Güle güle Ege Otel


Serkan İlik
serkanilik@gmail.com
 
 

Bozcaada’nın en eski mekânları, işletmecileri birer birer zamana yenik düşüp el değiştiriyor. Bozcaada turizmin daha “t”si olduğu dönemlerden bu yana hizmet veren adanın sembol işletmeleri vardı, neredeyse birçoğu ismi ile ya el değiştirdi ya da kimileri kapandı. Kimileri de eski ruhundan eser olmayan mekânlara dönüştü. Az da olsa bazıları ayrı ruhla başarılı şekilde yoluna devam ediyor.

Semra abla ve Melih abinin mekânları Ada Cafe’nin kapanması gibi Ege Otel de tarihe karışıyor ve adada deyim yerindeyse bir devir kapanıyor. Ege Otel’in satılması hakkında lafladığımız adalılar da ilk olarak “Adada bir devir kapandı” cümlesini kurdu. Tabii insan ister istemez hüzünleniyor.

Aslında çok tarzım değildir adadaki işletmeler ile ilgili köşe yazmak. Ancak Ege Otel’i ve ona hayat veren Maytiga abla ve Ümit abinin adaya veda etmesi bu köşeden çok daha fazlasını hak eden bir gelişme ve sonuç.

1800’lü yıllarda inşa edilen bu tarihi yapı adanın daha çok Rumların yaşadığı dönemde ilkokul olarak hizmete başlamış. 1923’te kapanan okul bu kez 1963 yılına dek Türk İlkokulu olarak öğrenci yetiştirmiş. Ardından bir süre el değiştiren bina 1986 yılında Kültür Bakanlığı’nca mimari yapısını ve dokusunu korumak kaydı ile otel olarak kullanılmaya başlanmış.

O tarihten 1995 yılına kadar otelin ismi Koz Otel’di. Dediğim gibi henüz adada o zaman daha turizmin “t”si vardı.  

Ümit abi ve Maytiga abla ise oteli 1995 yılında satın alıyor ve adını da ‘Ege Otel’ koyuyorlar. Ümit abi de Maytiga abla da hem çalışkan, hem de entelektüel bir çift benim nazarımda. Daha adada duvar resimlerinin, yazıların olmadığı yıllarda 36 odanın her kapısında Nazım Hikmet’ten Ahmed Arif’e, Orhan Veli’den Edip Cansever’e ait şiirler yazılmıştı Solmaz Aksoy’un eli ile.

Ümit abi, otel işlerinden kalan zamanda bahçenin girişinde devamlı oturduğu o masada bol bol bir şeyler okurdu. Günlük gazetelerden, dergilerden hariç yeri gelir elinde Kuran-ı Kerim, Tevrat veya dini kitaplarla bile görürdük. Hatta otelin lobisinde gerek adayla ilgili, gerek bilimsel veya sanatsal en beğendiği yazıları keser, panoya asardı.

Eski ambulans şoförü Mehmet abinin (Muhtar Emin’in babası) deyimi ile Ege Otel, adanın protokolü idi. Generaller, sanatçılar, diplomatlar Ümit abi ve Maytiga ablanın daimi müşterileri, ahbapları oluyordu. Tabii sebebi Ümit abi ve Maytiga ablanın bilge, samimi muhabbetleri idi. Fakat sadece bu saydığım kesim değil, adada taş ustası Lütfü ustadan tut, Ambulans Mehmet abiye kadar ada halkının her kesimiyle sıkı muhabbeti, dostluğu vardı Ümit abinin.

Bize gelince… Annem de, ablam da, abim de Ege Otel’de uzun yıllar çalıştı. Ailemi o kadar çok severlerdi ki, sıkı bir aile dostluğu başladı daha yanlarında çalışırken. Biz üç kardeş olarak bağlama ile çaldığımız, söylediğimiz birçok türküyü Ümit abi sayesinde öğrendik. Birçok kitap ile onun sayesinde tanıştık. Yıllarca yanlarında çalışan ailem Ege Otel’in hem önüne, hem de arkasına küçük otel yapınca adada genelde yaşanan rekabet ve çekişmenin aksine Ümit abi de Maytiga abla da hep gurur duydu bizle, desteklediler ve daha çok bağ kurduk.

Ve o bahçede müzik, sanat, şiir öyle güzel anılar biriktirdi ki hepimize… 2000’li yılların ilk yıllarında hatırlayan adalılar olacaktır. Farklı farklı ülkelerin tiyatro, bale, müzik gibi sanatsal alanlarında okuyan üniversite öğrencileri ile Türkiye’deki öğrenciler 3-4 hafta Bozcaada’da kalır, bu sürede birlikte bir gösteri hazırlarlar ve kalede adalılara ücretsiz sergilerlerdi. Hakikaten muhteşem oyunlar, müzikler ortaya çıkardı.

Yine öyle bir öğrenci grubunun Ege Otel’de konakladığı bir gün Ümit abi aradı, “Hadi Serkan kap gel bağlamanı” diye. Onlar çaldı ben eşlik etmeye çalıştım. Ancak onlar benim çaldığım parçalardan çok bildikleri olduğu için onlar çok daha rahat eşlik ediyordu. Hatta hiç unutmam, benden Zülfü Livaneli’nin ‘Mektup’ şarkısını istemişlerdi ama ben Livaneli’den çok parça bilmeme rağmen ilk defa duyduğum bu şarkının ancak sonuna eşlik edebilmiştim. Ve sonra direkt repertuarıma aldığım en sevdiğim parçalardan biri olmuştu.

Aralarından bazı öğrencilerin de ricası üzerine kaldıkları süre içerisinde düzenli bağlama öğretmeye çalışmıştım hatta. Sanırım İsveçli bir kız öğrenci idi; aşırı istekliydi ve başarıyordu da. Giderken çok eski bir öğrenci sazını hediye etmiştim kendisine. Ülkesine döndüğünde öylesine güzel bir mesajla bağlama ücretini göndermiş ki hediye kabul etmediğine hiç takılmadan mutlu olmuştum.

Ümit abi, yabancı bürokrat ve profesörlerle birlikte müzik yaptığımız bir gecenin ardından Adaposta’da yayınlanan “Pir Sultan Abdal ile Mozart’ın satranç tahtasında atışmaları” benzetmeleri gibi öyle anlamlı hikâyeler de yazardı ki… Adada ilk şiir etkinlikleri bile orada olurdu mesela. Tarihi yapısı ile örneğin 2003’te Uğur Polat’ın, Çetin Tekindor’un, Lale Mansur’un ve Aytaç Arman’ın birlikte oynadığı, o dönem Antalya Film Festivali dahil tüm festivallerde 19 ödüle layık görülen “Karşılaşma” filminin çekildiği mekân olurken, lisede okuyan biz öğrencilerin de kısa filmleri, tiyatro çalışmaları gibi etkinliklere de kapısını açardı Ege Otel.

Neyse, kişisel anılarım ile uzatmayım. Zaten sayfalara sığmayacak tarih ve anılar yaşandı 1800’lü yıllardan bu yana. Ve 1995’ten beri de o ruhu yaşatmaya çalışırken, hakikaten çok değerli insanları ağırladı, çok derin izler, güzellikler biriktirdi yıllarca Ege Otel ismi ille de.

Geçen Haluk Şahin’in oğlu Emre Şahin’in Netflix’te yayınlanan “Pera Palas’ta Gece Yarısı” dizisini izlerken aklıma bir an “Ege Otel” geldi. Sadece benim değil, Ege Otel; 1800’lü yıllardan bu yana yaşayan, ada tarihi ile başlayan, Rum ve Türk çocuklarını aynı çatı altında buluşturan, ardından ada turizminin en güzel yıllarında tarihi dokusu ve işletmeciliği ile sanatçılar, generaller, diplomatlar, şairler, film çekimleri ve satırlara sığmayacak birçok anısı ile sanki adanın “Pera Palas’ı da Ege Oteli’ydi” diye düşündüm.

Ama  maalesef son yıllardaki adada yaşanan vahşi turizm Ümit abinin de, Maytiga ablanın da canına tak ettirmişti. Bahçedeki masasında sürekli bir şeyler okuyan, misafirlerini ağırlayan Ümit abi, kapının önündeki tıkanan yolu açmaya çalışmaktan, değişen kitleden, turizmin hırçınlığından yoruldu. Tabii tek sebep bu değildi otelin satılmasında. Ümit abinin de yaşı 80’e kadar dayandı. Hem adadaki turizmin bu hale gelmesi hem de yaşı itibari ile artık daha fazla dayanamadılar. Ve Ege Otel satıldı.

Cuma son feribot ile “Ege Otel” ismi ve Ümit Turan ile Maytiga Akbaşlı adaya veda ettiler, geride birçok anıyı bırakarak. Giderken de Ege Otel’de çok değerli sanatçıların tellerine dokunduğu otelin bağlamasını da bana hediye ederek ayrıldılar. Bundan sonra sağlıkları el verdiğince arada ziyarete gelecekler bizleri.

Adanın bir bir eski sembol işletmeleri el değiştirdi, değiştirmeye devam ediyor. Sadece işletmeler değil, çok değerli adalılar da, sonradan adaya gelip yaşayanlar da kimileri yaşanan bu vahşi turizmden kimileri sağlık, kimileri eğitim, kimileri ekonomik sebeplerden, kimileri de artık cinayetin bile işlenmeye başlandığı adadan daha fazla dayanamayıp ayrılıyor…

Ege Otel’i ise adadan Pelagos Otel’in sahibi Fatih arkadaşımız aldı. Ümit abi de, Fatih de mutlu anlaştıklarını ve mutlu ayrıldıklarını söylediler birbirleri ile. Fatih o mekânın tarihini öyle güzel yaşatacaklarını iddia ediyor ki konunun uzmanları ile çalışıp tarihi ve mimari dokusunun korunacağını, adeta geçmiş kokacağını söylüyor. Zaten Ümit abiler de pandemi nedeniyle 2 yıldır oteli kapalı tutmuşlardı. Fatih de çok daha güzel hale getirmek için oteli bu sene açmayacaklarını, proje üzerinde çalışıp öyle açacaklarını söylediler. İki tarafa da hayırlı olsun.

Velhasıl çocukluğumdan bu yana çok güzel anılarımın biriktiği Ege Otel’e veda etmek istedim, geçmişten bugüne yaşanan her anı için: “Hoşça kal Ege Otel”.

 

 



Bu yazı 5860 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI