Bugun...
Ekolojik Belge “Seli”


Türkan Çim Işık
turkancim@gmail.com
 
 

“Bâkir bir orman, bir sıradağ, ya da içinden ırmak geçen bir vâdî, hiçbir ülkenin asla olamayacağı kadar önemli ve kesinlikle ondan da fazla sevgiye lâyıktır. Irmaklı bir vâdî için ağlayabilirim; ağlamışlığım da var zaten. Ya bir ülke için?” Arundhati Roy

BIFED (Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Film Festivali) 2016 yılı etkinliğini 12-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdi. 3 yıldır devam eden etkinlik, dilerim uzun yıllar devam edecek gücü hep bulur.

Hepimizin ortak inancı Bozcaada’mıza çok yakıştığı. Bu sene logolarına ekledikleri ‘free’ kelimesinden de anladığım, yolculuğunun, her şeyden bağımsız, seçimlerinde özgür bir şekilde sürüp gitmesi gereken bir güzel festival olduğu.

‘Ekolojik belgesel’ ne demek? Ekoloji, Yunanca kökenli bir kelime. İçinde Oiko (Yunanca’da bir ön ektir ve Ev anlamına gelen Oikos’tan gelmektedir. Bu ek yer-çevre-ev içi ilişkiler anlamını katar) ve Logos (Bilim) kelimeleri var. Ekoloji ise canlılarla çevreleri arasındaki karşılıklı ilişkilerin tamamını ve sosyolojide de madde ve sosyal sebepler ve etkilerle ilgili olarak insan toplumlarının yeryüzündeki dağılımının tamamını incelenmesi anlamına sahiptir. (Alıntı-1)

Bana kalırsa bunu şöyle değerlendirmeli: Dünyamız bizim evimizse -ki öyle-, bizim ve bu evi paylaştığımız bütün türlerin yaşamlarının, birbirleriyle ilişkilerinin, her birinin doğayla uyumunun, doğanın ve elbette evimizin (yani dünyanın) devamlılığının (sürdürülebilirliğinin) incelendiği bilim dalı da diyebiliriz. Sadece çevre diyerek geçiştirmek istemedim ve elbette izlediğim filmleri de sadece çevre filmleri olarak değerlendirmeyeceğim.

Öte yandan bu belgesellerin bizimle buluşmasını sağlayan Sevgili Petra Holzer Özgüven ve Ethem Özgüven’in nezdinde tüm emeği geçenlere de teşekkürler. Gerçekten ekipleri ile beraber çok güzel çalıştılar. Pozitif enerjileri, amatör ruhları ve inançları yaptıkları her işe sinmişti.

Bu yıl, çok çeşitli ülkelerden, 300’e yakın film arasından 58 film, Fethi Kayaalp, Gaia Öğrenci Ödülü yarışma bölümleri ve Panorama için seçilmişti. Bu filmleri izlerken hep kendime göre bir liste çıkarıyorum. İlgimi çeken konular olmasına özen gösteriyorum. Onun dışında bir beklentim yok. Ödül almaları veya almamaları belgesel film anlamında filmi yapanları motive ediyor olsa da bence biz izleyiciler için bir ayrıntı sadece. En azından benim için. İlk gün gündüz izleme yapamadım. Buna rağmen 16 film izledim.

Her izlediğim filmden sonra, kendimle konuşmalarım dışında, dünyanın gidişatı, ülkemiz ve geleceğimiz ile ilgili konuşmalar, tartışmalar yaptık arkadaşlarımızla. Filmlerin içerikleri herkesi çok etkiliyordu. Ne kadar çöp ürettiğimizden, beslenme ve tüketim alışkanlıklarımıza, yeni çiftçilik ekollerinden, şarapçılığa, yoksulluktan, göçlerin sebepleri sonuçları üzerine, dünyada süregiden kıyım, savaş ve mülteci sorunlarına, endüstri karşıtlığından, enerji ihtiyaçlarına, türlerin ve renklerin çokluğundan bugün yaşadığımız renksiz dünyanın karamsarlığına, gelir adaletsizliği, kapitalizm ve yarattığı canavar dünyadan varoluşa varan her biri çok önemli konu başlıklarıydı konuştuklarımız. Bunlar aynı zamanda filmlerin içerikleriydi.

Gönül isterdi ki bu filmleri daha çok genç insan izlesin. Örneğin lisemizin, ortaokulun öğrencileri. Yaşadığımız dünyayı şekillendirecek taze beyinler. Gönül isterdi ki İlçe Kaymakamımız bu konulara ne kadar önem verdiğini, bizlerle izleyerek de yaşatsın. Fakat bunlar bu yıl olamadı. Dileriz seneye, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kaymakamlık bu konuda ortak bir proje geliştirir öğrenciler için.

Sonuçta bana kalan şu: Birbirimizin gerçeklerine, tercihlerine, görüşlerine, yaşama biçimlerine, inanışlarına, alışkanlıklarına, diline, geleneklerine saygı göstermiyorsak, sürdürülülebilirliği için ortak akıl yürütemiyorsak, yaşadığımız doğanın ve çevrenin ihtiyaçlarına göre hareket etmiyorsak, daha güzel bir dünyada yaşamak fikri imkansız. Eleştirel ancak yapıcı olamıyorsak, bir başkasının yaşam alanında gözümüz varsa, sınırsız tüketim, sahip olma gibi alışkanlıklarımızı değiştiremiyorsak çevre felaketlerinde payımızın olmaması imkansız.

Günaydın kelimesine cevap alamadığımız, para dışında hiçbir değerin kalmadığı bir dünyada, bir günaydın kelimesinin bile karşılığını bulamadığı bir yerde, en çok kullanılan kelimeler endişe ve korku iken dilinde “endişe” kelimesi olmayanların varlığı bizi umutlandırmalı. Sadece bunu izlemek ve bilmek bile beni geleceğimiz ile ilgili umutlandırıyor. Geçmişin bilgi ve öğretilerini, geleceği kurmak üzere harekete geçiren tarım, yaşam kültürlerinin, insanlarının varlığını bilmek de öyle. Arundhati Roy'dan bir alıntı ile başlamıştım yazmaya. Tam burada yine ona söz veriyorum: Bireyleri, mutluluk ve ferahlama yerine düşüncesizce tüketmeyi özümleyecek derecede hipnotize edilmiş zombilere dönüştürmeyi denemiş bir sistemin içinde düş kurma hakkını kullanmak.

İşte bu güzel düşleri kuranları ayağımıza getirdiğin ve bizim de düş kurmamıza yardımcı olduğun için,  iyi ki varsın BIFED.

Ayrıca etkinlik boyunca Petra Holzer Özgüven’in üzerinde durduğu önemli bir konu vardı. Kadın-erkek eşit koşullarda vardı etkinlikte. Gerek yönetmenler gerek ödül kazanan filmlerin içinde, gerek sponsor olan işletmeleri ve etkinlik çalışanları kadrolarında kadınlar da erkekler kadar yer alıyordu. Bu çok önemli farkındalığı bilmek çok güzeldi. Zaten Bozcaada bir kadınlar adası diyoruz biz aramızda.

Bir iki tespitim de şöyle:

1 - BIFED 2016 kitapçığında tanıtım metinleri, içeriği anlatmak konusunda yetersizdi.

2 - Kitapçığın arkasında film adlarına göre bir sayfa numarası dizini olmalıydı ki daha kullanışlı bir kitapçık olsun.

3 - Halk Eğitim Merkezi’ndeki ses sistemi sorunluydu.

4 - İnternet sitesi ve kitapçık uyumlu değildi.

Gelecek yıllarda daha adil ve temiz bir dünyada, belki de sadece sanatsal akımların, doğa ve insanın uyum sürecinin anlatıldığı, barış dolu, savaşsız bir dünyada, su, yaşam, oksijen kaynaklarının ortak ve adil kullanıldığını seyrettiğimiz, dengeli ve yemyeşil ekosistemlerin varlığından haberdar olacağımız belgeseller izlemek olsun dileğimiz. Şovenizmden ve kapitalizmden azade bir dünyada elbette.

Karadeniz’e, Yırca’ya,Karabiga’ya,Şırnak’a ve dünyanın her yerindeki kaynak ve yaşam  mücadelesindeki insanlara selam olsun.

_____________

Alıntı-1: ECOLOGY TERİMİNİN TÜRKÇE KARŞILIKLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME / Orhan Sevgi, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı İstanbul

 



Bu yazı 4446 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI