Bugun...


kostasalto

Bağ bozumu yaklaşırken bağların, bağcıların ve bağcılığın son durumu
Bağ bozumu yaklaşırken bu seneki üzümlerin durumu, rekolte ve verimliliği ile bağcılıktaki son durum son zamanlarda herkes tarafından merak konusu. Özellikle son yıllarda Bozcaada’da giderek azalan bağ ve bağcı sayısı ve bağcılığın yerini turizmin alması çeşitli tartışmalara sebep oluyor.

Mobil Reklam

Bağ bozumu yaklaşırken bağların, bağcıların ve bağcılığın son durumu
+ -
Bozcaada Bozcaada Haber Madam

Bozcaada’nın temel yapı taşlarından olan bağcılık, adanın çok önemli bir ekonomik faaliyeti olmakla birlikte eskiden beri buradaki yaşam kültürünü besleyen en eski ve temel unsur. Coğrafi olarak farklı çeşitlerdeki toprakların harmanlanması ve özellikle kuzeyden esen rüzgarlarla bir bütünlük sağlayan iklim burada bağcılık için biçilmiş kaftan. Ancak son yıllarda turizmin bağcılığın önüne geçtiği gerçeği ve bağ sayısının ve bağcıların her sene giderek azalması sosyo kültürel, fiziksel ve ekonomik olarak büyük değişimlere yol açıyor. 

10-16 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek olan Bozcaada Bağ Bozumu Etkinliği’nin de yaklaşmasıyla biz de Bozcaada Haber olarak adadaki bağcılık konusunu ele aldık. Bu yılki üzümlerin durumunu, rekolte ve verimliliği, iklim sıkıntısı sebebiyle bağlardaki hastalık vaziyetini ve bağcılık üzerine yapılan kampanyaların etkilerini araştırdık. 

Prof. Dr. Necati İnceoğlu, SS Bozcaada Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Sabri Güler ve kooperatif üyeleri Hüseyin Dinçel ve Abdullah Tekin’le birlikte Bozcaada’daki bağcılıkla ilgili eski ve yeniyi kapsayan bir dosya haber hazırladık. 

ÇAVUŞLAR DA ŞARAPLIKLAR DA GEÇEN SENEYE GÖRE HEM DAHA KALİTELİ HEM DE ÇOK


Bu sene üzümlerin geçen yıla oranla daha çok ve kaliteli olduğunu belirten Hüseyin Dinçel, konu hakkında “Üzümler güzel. Çavuşlar da, şaraplıklar da geçen seneye göre hem daha kaliteli, hem de çok. Verimlilik bu sene iyi” diye demeçte bulundu. 


Sabri Güler de konuya katılarak, yağan yağmurların üzümlerde etkili olduğunu ancak bazı bağların zarara uğradığını belirtti. “Yer yer değişmekle birlikte genel anlamda bu yıl verimlilik güzel. Kimi semtlerde silkme olayı var. Çavuş üzümü dişi üzümdür, biliyorsunuz. Biraz keyifli olduğu zaman, yağmur bol olduğu zaman silkme yapar. Salkımlar tane tutmaz. Kısmen öyle olmakla birlikte genel anlamda iyi” diyerek bu sene üzümlerin iyi olduğuna işaret etti. 

 

‘ESKİDEN İSTANBUL’A 16-18 KAMYON ÜZÜM GİDİYORDU, GEÇEN SENE BİR KAMYONET GİTTİ’ 


Eskiden İstanbul’a çokça üzüm gönderilen Bozcaada’da son yıllarda bu oranda bir düşüş gözleniyor. Bu olumsuzluğa parmak basan eski bağcılardan Necati İnceoğlu, “Adada iki türlü üzüm var biliyorsunuz; sofralık ve şaraplık üzüm. Sofralık üzümlerin başında çavuş geliyor. Çavuş nesli tükenmekte olan bir üzüm. İstanbul piyasası kaybolmaya başlayınca çavuş da giderek daha az İstanbul çekmeye başladı. Buradaki çavuşların da geçen sene bir kısmı üzümcülerin elinde kaldı. Bu da çok güç bir durum; bütün yıl bağınıza bakıyorsunuz ve ürününüzü satamıyorsunuz. Dolayısıyla artık kimse çavuş bağı dikmiyor” diyerek durumdan yakındı. 

Necati İnceoğlu


Üzümün üretiminde ve pazarlanmasındaki azalma bağcıların aile ekonomisini de olumsuz yönde etkiledi. Ayrıca İstanbul piyasasında değer kaybeden Bozcaada üzümüyle ilgili bilgi veren kooperatif üyesi Hüseyin Dinçel “Eskiden buradan 16-18 kamyon üzüm gidiyordu İstanbul’a. Geçen sene buradan bir kamyonet gitti benim bildiğim. Çünkü verimli topraklarımıza sorgusuz sualsiz ev yaptılar, otel yaptılar. Sen bağ yetiştireyim diye uğraşıyorsun, insanlar da ev yapayım da pansiyona vereyim diye uğraşıyor. Bozcaada’nın durumu budur. Turizm olarak adanın bir denizi var bir de üzümü var. Bunlar da yok olursa vay halimize. Buraya gelenler bu üzümü başka yerde bulamayız biz diyorlar. Herkes aslında bunun öneminin farkında” diyerek adanın tarım adasından turizm adasına dönüşmesinin adanın geleceği adına tehdit oluşturduğunu belirtiyor. 

Hüseyin Dinçel


Bunların sebeplerine inince Abdullah Tekin maliyetlerin ve yevmiyelerin yüksek olduğundan yakınıyor. Mazottaki zamlar, bağlarda çalışacak işçi bulunamaması gibi durumların bağcılığı olumsuz etkilediğini belirten Tekin “Kadın yevmiyesi 70 lira, erkek yevmiyesi 80 lira. 30 kasa üzüm kesiyorlar, 150 lira yapar. Yaklaşık günlük 250 lira masrafımız oluyor. Girdileri bir türlü düşüremiyoruz. Mesela üzümleri koyduğumuz kese kağıdının tanesi 60 kuruş. Kutular 2,5 lira. Eleman da bulamıyoruz. Sabah çok erken kesim yapmak gerekiyor, öğlen saatlerine kalınca üzümler kendini salmış oluyor. Biz kalkıp yapmasak iş yürümeyecek. Gün geçtikçe durumlar bozuluyor” diyerek bağcılığın kötü gidişatının sebeplerini özetledi.

BAĞ BAKIMI, HASTALIKLARI ENGELLEMEK ADINA ÖNEMLİ


Bu sene iklimin üzümler için nispeten iyi olduğunu belirten bağcılar hava koşullarının çoğunlukla olumlu ama yer yer olumsuz olduğuna değindiler. Yağmurun fazla olmasının genel olarak üzümleri iyi etkilerken haziran ayındaki yağmurun bazı bağlara hastalık getirdiğini belirttiler. 


Konuyla ilgili Sabri Güler, “Haziranda yağan yağmur bir anlamda faydalı diğer anlamda da zararlı oldu. Bağlarda kül hastalığı dediğimiz hastalığa sebebiyet verdi. Ancak özellikle şaraplık üzümlerin biraz daha şişmesine, daha iri kaliteli olmasına sebep oldu. Kül hastalığı rutubetten kaynaklanan bir hastalıktır. Yağan yağmur ve akabinde basık ve sıcak bir hava oluşursa o buharlaşma esnasında topraktan çıkan bakterilerin yayılmasına imkan sağlıyor. Bu da bakımsız olan bağlara hastalık getiriyor. Çoğu zaman organik ilaçlar kullanmayı tercih etmekle birlikte bu hastalıkları kükürt ve diğer kimyasal ilaçlarla telafi etmeye çalışıyoruz” diyerek bağ bakımının önemine vurgu yaptı. 

‘KAMPANYALAR UMARIM TURİZME DEĞİL BAĞCILIĞA HİZMET EDER’


Geçen sene “Üzümü ye, bağını da sor” sloganıyla başlatılan kampanya ve bu sene yapılacak olan “Tak Sepeti Koluna, Haydi Bağ Bozumuna” etkinliğinin de detaylarını ve etkilerini sorduğumuzda Necati İnceoğlu bu konuda iki yön olduğunu söyledi. İlk olarak bu kampanyaların turizme mi yoksa bağcılığa mı hizmet edeceğinin tartışılması gerektiğini belirten İnceoğlu “İnşallah bağcılığa hizmet eder. Çünkü bu turizme teşvik gibi görünüyor. Adadaki temel ekonomik eylemlerin her birinin arkasında turizm yatıyor. Daha çok turist gelsin, daha çok araba taşınsın, daha çok oda, daha çok pansiyon. Bağ üzüm sözünden çok, lokantalar oteller, yatak sayısı konuşuluyor kahvelerde. Bu bir intihardır. Çünkü turizm burada bağcılık olduğu için başladı. Yani bağcılık turizmi çeken temel öğeydi” diyerek turizmi yaratan temel yapı taşının bağcılık olduğuna ama ne yazık ki bugün gelinen durumun farklı olduğuna işaret etti. 


Konuyu sadede kavuşturan Sabri Güler ise bağcılığın sürdürülebilir hale gelmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine vurgu yaptı. Güler, konuşmasını “Bağcılık Bozcaada’da bir yaşam biçimidir, bir kültürdür, buranın olmazsa olmazıdır. Bağcılıkla herkes aslında farkında olmadan iç içe geçmiştir. Bugün oteli lokantası olan, hizmet sektöründe iş yapan kişiler de bağcılıktan beslenmektedir. Turizm bağcılıktan beslenmektedir. Bağcılığın terk edilmesi turizmin de altyapısının çökmesi anlamına gelir. O yüzden de herkes elini bu taşın altına koymalı, bağcılık sürmeli sürdürülmelidir. Elbette ki özveri isteyen bir iş ama bu çarklar da ancak bu şekilde döner. Özveri olmadan Bozcaaada’da bağcılığın sürmesi mümkün değil. İnsanlar gelir elde etmese de başka yerden elde ettiği gelirle gene bağcılığı sürdürmeliler diyorum” şeklinde özetledi. 

HAZIRLAYAN: İDİL KONUK

 




Bu haber 3353 defa okunmuştur.

Bozcaada Simyon Bozcaada Pide Salonu

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

bozcaada  bozcaada

bozcaada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
SON HABER YORUMLARI
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR HABERLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
 YUKARI
   
Otomatik olarak 5 saniye sonra kapanacaktır. Reklamı kapatmak için TIKLAYINIZ