Bozcaada’ya 20 sene belediye başkanı olarak hizmet ettikten sonra 30 Mart’taki yerel seçimlerde koltuğunu CHP’li Dr. Hakan Can Yılmaz’a devreden Mustafa Mutay, uzun süren suskunluğunu Bozcaada Haber’e bozdu. Açıklamalarında yeni yönetimi sıkça eleştiren Mutay, kendisi ile ilgili de özeleştiriler yaptı. Siyaseti hala bırakmadığının sinyallerini de veren eski başkan Mutay, Bozcaada halkı için bundan sonra da çalışmalara devam edeceğinin altını çizdi. Mustafa Mutay, söyleşide imar planı, arıtma tesisi, kruvaziyer turizmi gibi ada gündeminde olan konuları da değerlendirdi.

-          Yeni yönetimin ilk 8 ayını kısaca değerlendirebilir misiniz?

Tabii şimdi biz de takip ediyoruz neler oluyor diye. Yeni yönetime gelen arkadaşlar seçim çalışmalarında bir yıl içerisinde yapılması gereken projelerini açıklamışlardı. Vaat edilen neler yapıldı, neler yapılmadı takip ediyoruz.8 ay içerisinde çok iyi bir yönetim olmadığını vatandaşların bize gelen şikâyetlerinden anlıyoruz. Çöp doğru toplanmıyor, çevre kirli, sinek problemi var. Bunlar konuşuluyor, daha da konuşulacak tabii ki. Biz adaya çevre yolu yaptık biliyorsunuz. Bununla ilgili bile birçok demagoji yapmışlardı. Bunun için dediler ki “bir tabela bile koyulmadı, bu kadar zor bir şey mi” diye. Ee bak aradan 8 ay geçti hala yok tabela. Niye yaptırmadın? Bu kadar zor muydu? Ama şimdi koyar ben söyledikten sonra. Ne kıymeti kaldı? Demek ki sen de bazı şeylere dikkat etmiyorsun. Sonuç olarak şu an bir yıllık süreç bekleniyor. Bu bir yıllık süreçte yapılması gerekenlerin yapılıp yapılmayacağını görüp, değerlendireceğiz.

MEYDANDAKİ TÜRK BAYRAĞINA BİLE SAHİP ÇIKMADILAR

-          Peki, size göre bu zaman zarfında hiç iyi bir şey yapılmadı mı?

Değişen çok fazla bir şey yok. Direklere 8 tane reklam tabelası asmakla bu işler olmuyor. Seçimden önce Mustafa Mutay hakkında çok yaygara yapıldı; “Ada elden gidiyor, ada imara açıldı, Mustafa Mutay’ın çocuğu inşaat yapıyor” diye. Ama bunları söyleyenlere, konuşanlara, gazetelere verenlere şimdi soruyorum buradan; Bu yönetim geldikten sonra 8 ayda ne değişti? Sokaklar kokuyor dendi hala daha kokuyor. Arıtmaya laf attılar ama hala benim yaptığım sistemi kullanıyorlar. İcraat lazım artık… Ben şunu da söylemek istiyorum; vatandaşın bir tepkisi var. Biz onları söylemek istemiyoruz. Çünkü onlar kendileri arayıp bulmalılar. Biz söylediğimiz zaman hemen düzeltiyorlar zaten. Meydandaki Türk bayrağına bile sahip çıkmadılar. Türk bayrağını bir haftada zor değiştirttik. Yırtılmış, solmuş. Biz söyledikten sonra yapıyorlar tabii ki. Filanca yer kirli buraya bakın ayıptır diyoruz -çünkü bu memleket bizim- sonra hemen yapıyorlar. Ama bunu kendiniz göreceksiniz, bulup yapacaksınız. Vatandaş söyledikten sonra belediyeciliğin bir anlamı yok.

DEMAGOJİ DEĞİL ARTIK İCRAAT ZAMANIDIR

-          Bu aralar ada gündemi imarla, kruvaziyerle meşgul. Sizin bu konuda söyleyecek bir şeyleriniz mutlaka vardır.

Biliyorsunuz Bozcaada’da iki senedir bir tantana var. 8 ay geçti imar ve arıtma ile. Şimdi bir de buna kruvaziyer gemisi eklendi. Ama adada artık demagoji zamanı değil, icraat zamanı olması lazım. Eskiyi karalamakla hiçbir şey elde edilmiyor. 25 binliğe bir baksalar 100 binde neler değiştiğini görecekler orada. Benim 21 sene önce açtığım güney sahillerini yeni imara açılmış gibi ‘ada şöyle oluyor, böyle oluyor’ diyorlarsa bu onların yalanıdır. Çünkü bunlar 21 sene önce açılmış. Bugüne kadar da oraya bir otel ve 5 bina yapılmış. Biz Bozcaadalıların yaşadığı hayata, felsefesine bakarak burada hizmet etmeye çalıştık. Bozcaada’yı nasıl ekonomik olarak daha güçlü kılarız diye projeler ürettik. Şarapçılığa, bağcılığa, turizme destek verdik. Buradaki insanlar güçlü olsun diye sanayi yerleri açtık. Güney sahillerini biz 97-98’de açtık. Ama bunu Mustafa Mutay tek başına yapmadı ki. Ne yaptıysam meclisimle beraber yaptım. Meclis onaylıyor ve biz yapıyoruz. O zamanlar ANAP Meclisi çoğunluktaydı ama çoğunluğumuz yokken de elimizden geleni yaptık.

-          Adayı ileriye taşıyacak, ekonomik olarak güçlendirecek bir siyaset size göre nasıl yapılmalı?

Benim anladığım siyaset ada halkına ekonomik, sosyal katkı sağlayabilecek şekilde yapılmalıdır. Ben yıllarca siyaseti bu şekilde yaptım. Bağcılığa da katkı sağladım, şarapçılığa da. Hepsinin altında benim imzam var. Ben adada şarap fabrikalarının açılmasına ne kadar destek verdim. Forumcular “adada bağlar yok oluyor, bağ evi yapılmasın” diyor.  Yok öyle bir şey. Bozcaada’da bağ evi yapmakla bağcılık yok olmadı. Bozcaada’da bağcılığın yok olmasının en büyük sebeplerinden birisi taban fiyatına verilen para, ekonomik girdi. 60 kuruşa 40 kuruşa kimse bağcılık yapmak istemiyor. Ben geçen sene ova bölgesine gittim. 200-300 bin kütük bağ kalmış. Hiç de bağ evi yok oralarda. Neden bıraktılar oradaki bağları? Bağ evi var diye mi? Tabii ki hayır. Milli Güvenlik Kurulu zamanında bağcılığa yapılan destek, şarapçılığa yapılan destekler sayesinde kendi öz kaynaklarımızı kullanarak bugünlere taşıdık şarapçılığı. Şimdi tüm üreticilerimiz fevkalade şaraplar yapıyorlar.

-          Arıtma konusu da gündemden düşmüyor. Konunun siyasi malzeme yapıldığı da halk arasında konuşuluyor. Buna katılıyor musunuz?

Şimdiki CHP’li belediye başkanı neden bu arıtmaya sahip çıkmıyor. Ben bu arıtmayı yalnız yapmadım, meclis bana yetki verdi. CHP’li vekiller ilk önce kendilerine baksınlar. Çanakkale’de kıyı AVM’yi yapanlar kendileri. Ve bu vekiller çevre komisyonunda. Tamam, yasa olarak orada onu yapma imkânları olabilir. Ama biz bunu buraya yapmayalım, kapatmayalım deniz kenarını. Çevreye sahip çıkalım, burayı yeşil alan yapalım diyebilirdi. Ama geldiler burada deniz kıyısına arıtma mı olur diyorlar. Yahu olmaz diye bir şey mi var. Burada da demagoji yapıyorlar. Bu vekiller siyaset yaparak buralardan bir şey çıkarmaya çalışıyorlar ise buralardan onlara bir şey çıkmaz. Ne imardan ne de arıtmadan çıkmaz. Baksınlar Marmara’da CHP’li belediyelerin yaptığı 50-60 tane deniz kenarında arıtma var. Yasa mı var “deniz kıyısına arıtma yapamazsın”? diye. Gitsinler Yunan adalarına baksınlar, Avrupa’ya baksınlar. Ben gittim, gördüm, baktım. Bunlar ilk önce arıtmaya da karşı çıktılar çünkü biyolojik arıtmanın ne demek olduğunu bilmiyorlardı. Sonra gittiler araştırdılar kendi CHP’li arkadaşları ile sonra anladılar. Konuyu değiştirip biz yerine karşıyız dediler. Ee peki, niye karşısın efendim; “yüksek bir kütle falan” dediler. Sonra efendim arıtma çevreyi kirletir. Niye kirletir iyi arıttıktan sonra. Biz 150 metre boru koyduk, çok istiyorsan 150 metre boru sen de koyarsın olur 300 metre yani. Nedir bu sıkıntı?

-          Arıtma konusunda da sizin zamanınızda meclis kararı alındığını biliyoruz. CHP’li üyeler buna karşı çıkmadı mı?

Arıtmayı ben tek başıma yapmadım. İki tane CHP, iki tane AK Parti ve 2 tane MHP’li meclis üyeleri ile aldık kararı. Hatta bana CHP’li meclis üyesi dedi ki “neden yapmıyoruz, daha neden bitmedi arıtma. Ben de daha planlar bitmedi askıdan inmedi deyince; “Yaa olsun biz yapalım kim ne diyecek” dedi. “Biz kaçak bir şey yapabilir miyiz, soruşturma açarlar” dedim. Israrla “yok bir şey olmaz” dedi. Buna da bütün meclisteki arkadaşlar şahit oldu. Yani senin CHP meclis üyen bunu yapalım diyor!

-          Şimdi gelelim imar planı ve referandum tartışmalarına. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz. Bakan Güllüce’nin dediği gibi referanduma ihtiyaç var mıdır?

İmar planları yasalar dâhilinde yapılıyor. Referanduma falan gerek yok. Sayın Bakan açıkladı zaten “şu anki belediye başkanı imara açmak istemiyorsa açmasın” diye. Biz de istemiyoruz bundan sonrasını. 97’de açılan yerler yatak kapasitesini tamamlıyor. Biz Ayazma’nın yükünü azaltmak için orada günü birliği açtık. Hantal binalara biz de karşıyız. Bundan hiçbir şey çıkmaz. Bu işten rant çıkarmak isteyenler bir şey elde edemez. 1/25 binlikte ne varsa 1/100 binlikte de o var. Biz seçimlerden önce bizim haberimiz olmadan plana eklenen yerlere itiraz etmiştik. Bu imar olayından ne çıkarmak istiyorlar anlamıyorum. Bakanlık “siz yapın biz kabul ederiz” dedi. DEMKO’ya 20 sene imarı ben vermedim. Adamların her şeyi hazırdı. Vergilerini bile ödüyorlardı. Çünkü o bölge imara açılmıştı. Biz bu konuyu kurula gönderdik. Sonra meclisteki arkadaşlarla oturduk, konuştuk “ne yaparız” diye. “1500 metrekarenin altında olmasın” dedik. Bakanlık bunu 2500’e çekti. 460 tane bina yapılacağına şimdi 80 tane binayı bile zor yapabilirler.

BİR ZAMANLAR KAPIMI AŞINDIRANLAR…

O forumcuların içerisinde bulunan “ada talan ediliyor, bozuluyor” diyenler benim iki bin metrekareleri açtığım zamanda 1600-1700 metrelere inşaat yaptılar. Demediler ki “ya ada bozulur, bu parseller ufak inşaat yapmayalım”. Bu adaya yazık olur diye kimse demedi. 3’er 5’er tane inşaat yaptılar. Otelcilik yaptılar. Şimdi ben bu feryadı figana şaşıyorum. Adalıları saysan 5 tane bağ evi olan çıkmaz, hepsi bunlar. Ben 97’de açtığım yerlerin arkasında duruyorum. Orada 5 tane ev bir tane de otel yapıldı. Oraya otel yapan arkadaşa da şaşıyorum. Yürürken en önde yürüyordu. Ama benim kapımı aşındırmıştı, imara açılmıyor mu, bu oteli ben ne zaman yapacağım diyen adam şimdi “ada imara açılmasın” diyor. İnsanın söylemi ve duruş bir olmalı. Bu insanlara iyi gözle bakılmıyor adada.

BU İŞİN 5 SENE SONRASI DA VAR

-          Forum üyeleri ile ilgili sıkça eleştirileriniz oluyor. Sebebi nedir? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Forumcular öyle boşuna konuşacağına kalksın iş yapsın. Bir tane bağcılığı korumak için vakıf kursunlar ya da dernek. Ya bunlar kendi bağ evlerindeki bağlara bile bakmıyorlar ki. Bozcaada Forumu neden bana davrandıkları şekilde yeni başkana davranmıyor. Çünkü bunu herkes görecek. Ama bu işin 5 sene sonrası da var. Bizim projelerimize sahip çıkmayanlar 5 sene sonra o koltuğa başka biri oturduğunda onların projelerine de sahip çıkmayacaklar. Bir arıtmaya bile sahip çıkmadılar. Bu ağustosun sonunda arıtma bitiyordu. Neden bitmedi? Çünkü o forumcuların isteği üzerine oralarda evi olanlar “evimize yakın istemiyoruz” dediler. Onlar da söz verdiler. Sözünü yerine getiremiyorlar tabii. Şimdi ortada kaldılar. İşte böyle siyaset yapılmaz. Benim poşet projeme bile sahip çıkmadılar. Bugün neredeyse herkes naylon poşet kullanmaya başladı. Adaya ne güzel yakışır bir projeydi. Çevre temiz kalıyordu. Hani biz çevreciyiz diyorlar ya öyle lafla olmuyor bu işler.

-          Seçim sürecinde hata yaptığınızı düşünüyor musunuz? Başkanlığı kaybetmenin sebepleri üzerine düşündünüz mü?

Seçim döneminde tabii ki bizim de hatalarımız oldu. Belki parti konusunda, meclis üyesi aday adayı arkadaşların seçimini doğru yapabilseydik yeniden seçilirdik diye düşünüyorum. Benim Bozcaada’da zaten 450 tane zaten oyum var. Tabii bunun yanında bu imar yalanlarına inananlar da çok oldu. Ama yalan olduğu 8 ay içerisinde ortaya çıktı. Bozcaada’nın onların dediği gibi elden gitmediğini gördük.  Ayrıca ben hiçbir zaman birilerine bir şeyler vaat ederek seçilmedim. “Sana şunu yapacağım, senin çocuğunu buraya alacağım, sana incik boncuk tezgahı vereceğim” diyerek seçim kazanmadım. Şimdi görüyoruz ki verilen sözler yerine gelmiyor. Bu yüzden kavga var. Bu sözler nasıl yerine gelecek merak ediyorum. Daha neler var onlar yavaş yavaş çıkıyor meydana. Şimdi geçenlerde CHP’ye oy veren bir arkadaşımız geldi dert yanıyor. Şu an seçim olsa bunlar aynı oyu alamazlar.

-          Siyasete devam edecek misiniz?

Ada bizim sevdamız. Ben 1965 yılında geldim adaya. Ben bu memleketin en yokluk ve zorluk çektiği yılları yaşadım. Su, elektrik, yol, ulaşımın olmadığı, geminin motorlarının 15 gün çalışmadığı yılları yaşadım. Hani o birçok evi olan arkadaşlar bunları bilmezler çünkü çekmediler. Mustafa Mutay suyu getirmiş, elektriği getirmiş, karşıdaki iskeleyi yapmış. Altyapıyı oluşturmuş, çevreyi, meydanları yapmış. Yani biz adayı aldık, bir yerlere taşıdık. Eğer adanın menfaatine olacak bir yarış olursa ileriki tarihte bakacağım ve düşüneceğim.

-          Siyasete atılırsanız yola hangi parti ile devam edersiniz? Yoksa bağımsız bir Mustafa Mutay olarak mı seçimlere girmeyi düşünürsünüz?

Tabii ki bazı siyasi partilerle konuşmalarımız var. Birtakım şeyler konuşuyoruz ama henüz bir partiye gideyim diye bir düşünce oluşmadı. Şu an hala Demokrat Parti üyesiyim.