Sevgili ada halkı,
Yıllardır ulaşımda Gestaş’ın bizlere dayattığı haksız hizmet ve fiyat politikasına karşı imza topladık, madde madde dilekçeler sunduk; yerel yönetim, siyasiler ve STK’larla birlikte defalarca valiyi ve Gestaş’ı ziyaret ettik. Ancak hiçbir şey değişmedi. Bunu mevcut Çanakkale Valisi ya da Gestaş Genel Müdürü için söylemiyorum ama yıllardır haklı taleplerimiz, valiler ve Gestaş yönetimi gibi karar vericiler tarafından “şımarıklık” olarak algılandı. Açıkça ada halkının marjinal, sırf tepki göstermek için sürekli mızmızlanan bir toplum olduğu ima edildi. Abartmıyorum; gerçekten Çanakkale’de ada halkını böyle gören kurumlar ve amirler var.
Umarım bu yazımı başta Çanakkale Valiliği olmak üzere ilgili kurum amirleri okur. Evet, her yerde olduğu gibi adamızda da her şeye muhalefet eden, yapılan iyi şeylere bile karşı çıkan kişiler var. Ancak bu durum ulaşım konusundaki haklı taleplerimizi gölgeleyemez. Ulaşım, bireylerin eğitim, sağlık, çalışma ve sosyal yaşama erişebilmesinin ön koşulu olduğu için temel bir insan hakkıdır. Hele bir de ulaşımın tamamen tekelleştiği bir adada yaşıyorsanız, bu ihtiyaç hayati bir önem taşır.
Yaz aylarında “online bilet” adı altında uçak bileti fiyatlarını aşan, 3 bin TL’yi geçen fahiş fiyatlarla bilet satarak ada turizmine darbe vuran; defalarca haberini yaptığımız halde taşıma kapasitesinin çok üzerinde yolcu alarak güvenliği hiçe sayan; günde 20-25 sefer yapabilen ve yeri geldiğinde sabah 4’e, 5’e kadar sefer düzenleyen Gestaş, kış boyunca yapacağı hepi topu 20-30 hafta sonu gece seferini ada halkına çok görüyor. Hava muhalefeti nedeniyle iptal olacak seferleri de düşünürsek yapacağı sefer sayısı daha da azalacak. Koca Gestaş, ortalama yapacağı bu 20 seferle mi zarar edecek?
Gerekçe şuymuş: “Seferler boş oluyormuş, bazen 1-2 araçla gidiyormuş, yazık günah değil miymiş…” Açın geçen pazarın kamera kayıtlarını, hatta yayınlayın: Feribot saat 22.00’de adadan 2 araçla çıktı, dönüşte yaklaşık 10 araçla geri döndü. Kaldı ki burası bir ada, bir nevi mahrumiyet bölgesi. 2026’ya günler kalmışken, turizmin göz bebeği, Ege’nin incisinde saat 18.00’den sonra ana karaya ulaşımın tamamen durması hak mıdır? Hadi Gestaş kar amacı güden bir şirket gibi yönetiliyor diyelim; ama adada söz sahibi olanların bile yalnızca hafta sonları yapılacak bu seferler için “yazık değil mi, feribotlar boş gidiyor” demesini gerçekten anlayamıyorum.
Ulaştırma Bakanlığı yönetmelikte çok açık şekilde ne diyor? “Bozcaada ve Gökçeada mahrumiyet bölgesidir; bu iki hatta zarar etsen dahi seni sübvanse edeceğiz.” Ancak Gestaş yıllardır ada halkını değil, karını düşünüyor. Ayrıca yıllardır kimse şu soruya cevap vermedi: Gökçeada 14 mil, Bozcaada 4 mil iken neden Gökçeada’nın bilet fiyatları daha ucuz?
Çanakkale’de tekel olan Gestaş’ın yıllardır kar edememesi, feribotlarını yenileyememesi, hizmet kalitesini artıramamasının nedeni Bozcaada değildir. Bunun nedeni kazancın yıllarca sağa sola savrulması, siyasi organizasyonlarda çarçur edilmesi, liyakat yerine siyasetin yöneticileri belirlemesidir. Açın bakın geçmiş Sayıştay raporlarına…
Her gün karşıya gidip gelen memurlar var; Çanakkale’ye hastaneye, işlerini halletmeye ya da sırf sosyalleşmek, sinemaya, tiyatroya gitmek için hafta sonları seyahat eden insanlar var. Ne olur, şu hafta sonları gece seferlerini yapsanız? Batar mı koca Gestaş? İnsanlar bir hafta öncesinden hava durumuna bakıp “Cuma öğleden sonra çıkar, gece 23.00 feribotuyla adaya geçeriz; pazar 22.00 ile döneriz, iki gün ada havası alırız” diyemiyor. Siz buna engel oluyorsunuz. Buna engel olunca adada kışın açık kalacak işletmelere de, ada hayatına da engel olmuş oluyorsunuz.
Gerçekten ada turizmine de darbe vuruyorsunuz. Yahu 4 mil için, git-gel toplam 1 saat süren bir yolculuk için 3 bin TL’yi aşan feribot ücreti mi olur? Daha iki gün önce bir arkadaşım 3 bin TL’ye Makedonya’ya uçak bileti aldı. Sezonda günde 20-25 sefer yaparken daha eylül bitmeden seferleri yarıya düşürüp insanlara 5-6 saat kuyruk çektiriyorsunuz. Ada halkının hayatını en çok zorlaştıran kurum kim? Elbette Gestaş. Evet, turizmde kötü gidişin yüzde 50’si Bozcaada’dansa, en az yüzde 50’si de Gestaş’ın hizmet ve fiyat politikası yüzündendir.
Turizmcilerin bu tepkisine Gestaş yönetiminin “Siz otel odanızı kaça satıyorsunuz, mezeleriniz kaça?” gibi cevaplar verdiğini biliyoruz. Gestaş Genel Müdürü Hasan Yörükçü’nün ise fahiş zamlara gelen tepkilere telefonda bazı adalılara “Sorun bakalım, Yahya Başkan kurabiyeleri kaça satıyormuş?” dediğini de. Yahu biz belediyenin de işletmelerin de yeri geldiğinde fiyat politikasını eleştiriyoruz. Gestaş’ın genel müdürü olarak siz adadaki işletmelerin fiyatlarını baz alarak mı kendi fiyat politikanızı belirliyorsunuz? Üstelik herkesin oteli, pansiyonu yok; burada memurlar, işçiler, emekliler var…
Velhasıl, ada halkı olarak bizler şımarıklık yapmıyoruz; sırf muhalefet olsun diye tepki göstermiyoruz. Yaşadığımız çağa yakışır, ülkemizin en güzide adalarından birinde en temel hakkımız olan ulaşımın iyileştirilmesini talep ediyoruz. Bu çağda bir feribotta engelli asansörü istemek şımarıklık değil, insana verilen değerin gereğidir.
Son olarak sözüm yerel yönetime, siyasilere ve STK’lara… Elbette sizler de ada halkının haklı taleplerini iletmekten ve sonuç alamamaktan bıktınız, usandınız. Ama lütfen bu kabullenmişlik halini artık terk edin.


































