Bugun...


kostasalto

Cyclist’in son sayısının kapağında Bozcaada var
Bisiklet dergisi olan Cyclist Türkiye’nin son sayısının konuğu Bozcaada oldu. Dergide geniş yer verilen haberi hazırlayan Aydan Çelik’le Bozcaada’ya ve bisiklete dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

Mobil Reklam

Cyclist’in son sayısının kapağında Bozcaada var
+ -
Bozcaada Bozcaada Haber Madam

Bisiklet denince Türkiye’de akla gelen ilk isimlerden biri olan Aydan Çelik ve Samed Kunaç, Cyclist Türkiye dergisi için Bozcaada’daydı. Sadece üç tane üretilen “Carraro Mavi” modeliyle yollarını arşınlayacakları yer olarak Bozcaada’yı seçen ikili adına Aydan Çelik, “Bisikletimiz için en ideal yerin Bozcaada olduğunu biliyorduk. Hem Ege adalarının mimari dokusu hem de deniz ile gökyüzünün engine mavisi bizi buraya getirdi” diyerek neden Bozcaada’yı seçtiklerini belirtti. Bisiklet üzerine yazdığı yazılar, özel çizimler, Açık Radyo’daki “Şeytan Arabası” programı, bisiklet turlarında yaptığı yorumculuk haricinde bisiklet kitapları da bulunan Aydan Çelik ile bisiklet ve Bozcaada ekseninde bir söyleşi gerçekleştirdik.
 

Her sayıda farklı bir coğrafya mı seçiyorsunuz? Örneğin nereler ve niye o bölgeyi seçiyorsunuz?

Biz yaklaşık iki yıldır fotoğrafçı arkadaşım Samed Kunaç’la birlikte Türkiye’nin farklı yerlerinde bisiklet turları yapıyor ve Cyclist Türkiye dergisinde yayınlıyoruz. Hoş bir tesadüf, bu turlara 2017 Haziran ayında başlamış ve ilk olarak Çanakkale’ye gelmiştik. Bunun da nedeni şuydu: Carraro markası ile Troya adında bir katlanır bisiklet projesi yapmıştık. Katlanır bisiklete benzeyen bir Troya atının içine bisikletli kadınlar ve adamların bindiği bir çizim yapmıştım.

Bu çizimler Troya adını verdiğimiz o bisiklete uygulandı. Bisikletin bir yerine de “Şehirlerimizi Geri İstiyoruz” yazdık. Bir tahta at hilesiyle işgal edilen Troya ile bugünün şehirlerini işgal eden “betonarme-motorize kültür” arasında bir bağlantı kurduk ve hikâyeyi yeniden yazmak istediğimizi söyledik.

Ardından Troya bisikleti ile şehir turları yapmaya başladık ve doğal olarak ilk durağımız Çanakkale ve Troya oldu. Ardından büyük Homeros’un memleketi İzmir’e geçtik. Devam eden aylarda Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antalya’ya, Muğla’dan Van’a, özetle memleketin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine gittik geldik.

Gördüğümüzü, okuduğumuzu, kokladığımızı, tattığımızı, derginin “Troya, Şehir Rehberim” bölümünde anlattık. Çok ufuk açıcı, ilham veren ve ilham alan turlar oldu.

Bisikletle başka projeler de var sanırım…

Evet. 2019 başında yeni bir yazı dizisine başladık. “Carraro ile Türkiye’nin rENkleri” adını taşıyan bu yeni bölümde farklı bisiklet türleriyle farklı turlar yaptık. En son bisikleti ve bağlaması ile 80’e yakın ülkede tur yapan Ahmet Mumcu ile Kırşehir’deydik. Muharrem ve Neşet Ertaş’ın, Mahzuni Şerif’in kabirlerini ziyaret ettik. Bağlama çaldık, türkü söyledik, pedal çevirdik.

Ondan evvel Mardin’e elektrikli bisiklet götürdük. Masal atmosferinde pedal çevirdik. Bolu dağlarında, Abant kıyısında kros sürüşü yaptık. Köroğlu’nu selamladık vs. vs.

Nihayetinde, Cyclist dergisinin son sayısında Bozcaada var. Neden adayı seçtiniz? 

Son sayı için Bozcaada’yı özellikle seçtik. İlhamını Akdeniz’den alan ve sadece 3 tane üretilen Carraro Mavi adındaki bisikletimiz için en ideal yerin Bozcaada olduğunu biliyorduk. Hem Ege adalarının mimari dokusu hem de deniz ile gökyüzünün engine mavisi bizi buraya getirdi.

Bozcaada'da zaman nasıl geçti, daha önce gelmiş miydiniz?

Ben gelmiştim. Sanırım ilk gelişimden bu yana çeyrek asır geçmiştir. En son 10 yıl önce de gelmiştim. O günlere göre daha kalabalık ve daha pahalı bir yer olmuş. Ama halen çok güzel. Özellikle ara sokaklarda turlarken ne kadar doğru bir karar verdiğimizi ikinci kez idrak ettik. Mavi’nin her tonunun içinden geçtik. Çok sevdiğimiz kareler yakaladık.

Adanın etrafını Ayşegül Gökalp ve Fatih Altan’ın rehberliğinde turladık. Bizim için büyük şanstı. Hem adayı hem de bisikleti bilen iki kıymetli yol arkadaşıyla nefis koylardan, plajlardan, bağların arasından geçtik.

Zorlandığınız yerler oldu mu?

Rotanın testere dişleri gibi inişli çıkışlı olmasından çok etkilenmedik. Bisikletçiler arasında bir laf vardır: “Çok yokuş yoktur, az antrenman vardır.” Hepimiz antrenmanlıydık.

Fakat sadece bir yerde zorlandık. Polente Feneri’ne giden yolun zemini, bizim kullandığımız bisikletler için uygun değildi. Orada inip yürümek zorunda kaldık. Yol yarış bisikletlerinin pedalları kayaktaki gibi bir kilitleme sistemine sahiptir. O pedallar altında kocaman çıkıntı olan özel bir ayakkabı ile kullanılır. Ve maalesef o ayakkabılarla yürümek çok meşakkatlidir. Ona ragmen 3 km yürümek zorunda kaldık.

Yine de bisiklet öyle mutluluk veren bir şey ki, o yolda bile gökkubbeyi kahkahalarla çınlattık. Buna bir de Bozcaada’nın harika tabiatını ekleyince tadından yenmez bir tur oldu. Sabah arkamızdan araçla gelen fotoğrafçı arkadaşım Samed’in o kadar içi gitti ki, akşam üstü onunla da bir tur attık.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Lafımı çok uzatmak istemem ama son bir temennimi söylemek isterim. Bence Bozcaada’da mutlaka bir bisiklet girişimine ihtiyaç var. Derginiz Mendirek’te yazdığı makaleleri “Bozcaada Yazıları” adındaki kitapta toplayan Necati İnceoğlu da bunun altını çok çizmiş. Bence hem Necati Hoca’nın dediği gibi, hem adada ulaşımda bisikletin payının artması lazım. Hem de sportif amaçlı sürüşler için cazip hale getirmek lazım.

Hatırlıyorum, bir zamanlar adada dağ bisikleti yarışları yapılırdı. Bence yeniden yapılması lazım. Sadece dağ bisikleti değil, yol bisikleti yarışları yapılmalı. Daha da ileri gideyim. Triatlon organizasyonları yapılmalı.

Ada, yüzme, bisiklet ve koşudan oluşan bu spor için harika bir yer. Eminim dünyanın her yerinden çok sayıda sporcu buraya gelmek için can atacaktır.

* * *

Aydan Çelik ve Samed Kunaç’a Bozcaada’da mihmandarlık yapan Fatih Altan ve Ayşegül Gökalp’ten de bu keyifli iki güne dair görüşlerini sorduk.

Ayşegül Gökalp, “Yıllardır iki bisikletçi olarak yollarını arşınladığımız Bozcaada’da birkaç farklı bisiklet sevdalısının gelişiyle hep çok mutlu olmuşuzdur ama bu sefer Aydan Çelik ve Samed Kunaç’ın eşliğinde daha bir farklıydı, sohbeti, pedal çevirmesi, yemesi, içmesiyle, bol kahkahalı hafızlara kazıdığımız bir ada turu oldu... Elbette yemek, gezmek, pedal çevirmek kolay ama bir de insanların aynı dili konuşuyor olması var işte. En önemlisi de buydu, insanların iletişim kurmakta zorlandığı bu çağda en büyük nimet bu olsa gerek” dedi. Çanakkale’de bisikleti çocuklara sevdirmeye çalışan İngilizce öğretmeni olan Ayşegül Gökalp, bisiklet ve sağlıklı bir hayat yaşam biçimi, Türkiye’deki Gran Fondo yarışlarının kadın yarışanı, kışının ıssızlığına ve vahşiliğine aşık bir Bozcaada sakini olarak kendini tanımlıyor.

Fatih Altan ise, “Bozcaada’ya ilk 1970 yılında, 14 yaşında geldim. O yaşlardan beri adada bisiklet sürerim. Adaya bisikletle gelenlere yardımcı olmak için “Bozcaada Bisiklet” adlı Facebook grubumuz var. Geçenlerde bisiklet camiasında saygın bir yeri olan sevgili Aydan Çelik arayıp Bozcaada ile ilgili bir bisiklet yazısı için yardım talep edince sevinerek kabul ettim. Birlikte çok hoş anılarla dolu iki gün geçirdik, adayı birlikte pedalladık. Her türlü bayağılığın alıp gittiği bu günlerde Bozcaada’nın bu tür çevreci tanıtımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” diyerek tura dair düşüncelerini paylaştı

(Fotoğraflar: Samed Kunaç)




Bu haber 3663 defa okunmuştur.

Bozcaada Simyon Bozcaada Pide Salonu

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

bozcaada  bozcaada

bozcaada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
SON HABER YORUMLARI
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR HABERLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
 YUKARI
   
Otomatik olarak 5 saniye sonra kapanacaktır. Reklamı kapatmak için TIKLAYINIZ