Bugun...
Çocuklarımız ve Kara Gözlü Berkin


Ahmet Şişman
ahmet@bozcaadahaber.net
 
 

 

Aziz Nesin, çocuklarımız için çok duyarlı olan kişilerden biridir. Tüm yaşamı boyunca edindikleri ile kimsesiz çocukların yetiştirilmesi için bir vakıf kurtmuş, Çatalca'da bir okul yaptırmıştır.

 

Nesin Vakfı'nın amacı, "eğitim olanaklarından yoksun çocukların, tükettiğinden çok üreten, toplumsal sorumluluğu olan, özgüvenli ve özverili, kendini sürekli geliştiren, kendine ve dünyaya eleştirel gözle bakan, topluma yararlı bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır".

 

Aziz Nesin, Çocuklar konusunda yazdığı şiirde şöyle söylemektedir:

 

"öyle bir ağlasam,
öyle bir ağlasam ki çocuklar
size hiç gözyaşı kalmasa
öyle bir aç kalsam,
öyle bir aç kalsam ki çocuklar
size hiç açlık kalmasa
öyle bir ölsem,
öyle bir ölsem ki çocuklar
size hiç ölüm kalmasa”

Aziz Nesin

 

Son dizesinde söylediği çok önemsenmesi gerekendir.

 

"öyle bir ölsem ki çocuklar
size hiç ölüm kalmasa”

 

Yaşayan, tanık olan bilir. Her ölüm acıdır. Her sırasız ölüm daha acıdır. Ama evladın ölümü, ölümlerin de en acısıdır...

 

Annelerin dokuz ay karnında gezdirdiği, kanından kan canından can verip doğurduğu, emzirdiği, özenle büyütmeye çalıştığı evladının ölümünü hiçbir şey telafi edemez. Babaların da kendinden olan bir parçasının yok olması, yaşamının anlamını yitirip kararması demektir. Çocuklar, anne ve babaların olduğu kadar yakın çevrelerinden başlayıp yaşadıkları ülkenin ve dünyanın geleceğini temsil ederler. Bu nedenle onların her konuda ihtimamlı olarak korunması, yetiştirilmesi, geliştirilmesi insanlık için gerekendir.

 

20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından "Çocuk Hakları Sözleşmesi" benimsenmiş ve 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türkiye de bu sözleşmeyi benimsemiş, 14 Ekim 1990 tarihinde imzalamış; 27 Ocak 1995'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmenin dört temel ilkesi bulunmaktadır:

·         Ayrım gözetmeme (Madde 2)

·         Çocuğun yüksek yararı (Madde 3)

·         Yaşama ve gelişme hakkı (Madde 6)

·         Katılım hakkı (Madde 12)

 

Bu sözleşmeye rağmen, tarihin sayfalarındaki çocuk ölümlerine yenileri eklenmiş, Onların çocuk bile olmalarına izin verilmemiştir.

 

Hemen yakın coğrafyamızda, Suriye'de, Mısır'da, Libya'da, Filistin'de Irak'ta, Mavi Marmara'da ve ülkemizde yüzbinlerce çocuk canına kıyılmıştır. Çok eski tarih değil, yakın geçmişimizde Roboski'de 17 çocuk öldürülmüştür. Bu gencecik fidanların canlarına, yaşamlarına kıyılmış, gençlikleri, gelecekleri, sevgileri yok edilmiştir. Bu yapılanların ne telafisi ne de savunulacak bir tarafı vardır. Bunlar her şeyi ile olmaması gereken ve kötü olandır.

 

Geçtiğimiz yıl evinden ekmek almaya giden 14 yaşında bir çocuk, Berkin Elvan, sokaktaki kargaşa sırasında bir polis tüfeğinden çıkan madde tarafından vuruldu ve 269 gün sonunda yaşamını yitirdi. Vurulduğu zamandan bu tarafa soruşturmalar yapıldı. Ama Berkin'i vuran tüfeği ateşleyen biri, görgü tanığı bulunamadı. Artık bulunsa ne olacak? Berkin'i hiç bir şey geri getiremez.

 

Berkin Elvan’ın 14 yıllık kısa dramatik yaşamı ve ölümüyle yüreğimizin ortasında bir kara delik daha açılmış oldu.

 

Yüzbinlerin katılımı ile Berkin toprağa verildi. Mezarına, doyasıya çocukluğunu yaşayamayıp, oynayamadığı misketler konuldu.

 

Cenaze sonrasında yapılan protestolar sırasında başkaca kişilerin de katıldığı olayda 22 yaşında bir gencimiz daha yaşamını yitirdi; Can Karamanoğlu...

 

Böyle sahneler ne yazık ki 1970'li yıllar sonrasında ülkemizde çokça yaşandı. Ülkemizin gençliği geçmişte birbirine böyle kışkırtmalar ve nefret söylemleri ile kırdırıldı. Ayrışmaya, bölünmeye, düşmanlaşmaya yol açan nefret söylemi, trajik sonuçlarını vermeye ne yazık ki devam ediyor. Gün, ayrışma ve düşmanlaşma günü değil, birleşme, çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi koruma günüdür.

 

Yürekleri yaralı iki baba arasındaki telefon konuşmaları basında yer alıyor. Berkin'in babası, Can Karamanoğlu'nun babasına; "Senin evladın benim evladımdır" diyerek acısını paylaştığını belirtiliyor. iki babanın, "Evlat acısının kıyaslaması olmaz, acılarımızı siyasete alet edip nefret ortamı oluşturmalarına biz aileler olarak müsaade etmeyeceğiz" dediği belirtiliyor.

 

 Doğru olan, bu sağduyuya katılmak ve gereğini yapmaktır.

 

Berkin Elvan ve Can Karamanoğlu gibi gençlerimizi zamansız kayıp etmemek dileği ile...

 

KARA GÖZLÜ BERKİN 

Acılar soluk almıyor,
Ağızsız, dilsiz insanlık...
Ekmek almaya giderken,
Yürekleri yakan can,
Kırılan en genç fidan, 
Masum, güzel kaşlı çocuk,
Minik bedenin talihsiz yüreği;
Ne ilk kurbansın ne de son...

Akılları, ruhları, kalpleriydin,
Gönül birliği ile uyanmanı istediler,
Uyurken çoğalan ablaların, abilerin...

Yaşamamak için aynı ülkede,
Aynı havayı solumamak için zalimlerle, 
Kapattın, açamadın o güzelim gözlerini.
En uzun süreli direnişi yaptın,
Derin uykulara dalıp uyanamadın... 

Kaybetti masumiyeti, 
Ekmek almaya giderken, 
Öldürülen çocukların ülkesi;
Türkiye'nin boğazında koca bir yumrusun. 

Topraktaki nar çiçeğimiz,
Kara gözlü Berkin... 

11 mart 2014 İstanbul
A. Şişman



Bu yazı 3756 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI