Güneşi batırmak kimin tekelinde?
Bozcaada deyince akla ilk gelen ritüellerden bir tanesi de Polente Burnu’nda güneşi batırmak… Adamıza gelen yerli veya yabancı misafirlerimizin ilk sordukları şey “Polente’ye nasıl gidilir” oluyor genelde. Çünkü Bozcaada’nın en batısı Polente ve güneşin batışının en güzel izlendiği yer orası. Denizin üzerinde süzülen güneşi izlerken şarabını yudumlayanlar, yürüyüşe çıkanlar, kekik kokuları arasında sohbet edenler hep o anı hatırlıyorlar ve sevdikleriyle paylaşıyorlar. Ayrıca Bozcaada ile ilgili sosyal medya istatistiklerinde birinci sıraya Polente Burnu ve güneşi batırma ritüeli oturuyor.
Bundan iki yıl öncesine dek Polente Burnu’na, yani Batı Fenerinin (Polente Feneri) olduğu kısma kadar araçlarla girilebiliyor, bu özellikli güneş batırma olayı daha özel bir kısımdan izlenebiliyordu. Ne kadar doğru olduğu bilinmese de alan içerisinde yer alan rüzgar güllerinin oluşturduğu tehlike ve misafirlerin alan içerisindeki binaya yazılama yapması sonucunda alanın kullanım hakkına sahip olan Demirer Holding bu bölgeye girişi yasakladı. Polente Burnu’na gelen yerli ve yabancı turistler alanın giriş kapısının hemen yan kısmından tali bir yolla Polente Burnu’nun devamındaki başka bir alana yönlendirilmeye başlandı.
Bu tali yolun özellikle düzleştirilmemesi, çukurlarının kapatılmaması ise adalılarca da konuşuluyor. Sebep olarak da holdingin çok fazla insanın gelmesini istememesi olarak gösteriliyor. Çukuru bol olan bu tali yolun en ufak bir yağışta sularla dolması da adamıza hiç yakışmıyor. Bu su dolu çukurlarda yolda aracı kalanlar, çamur deryasına dalmak zorunda olanlar, aracını bırakıp yürümek zorunda kalanlar özel bir gün yaşamak şöyle dursun sinir küpü halinde bölgeden ayrılmak zorunda kalıyorlar.
Son dönemde yaşanan benzer sıkıntılardan sonra geçtiğimiz günlerde yine Polente Burnu’nda karşılaşılan bir problem sonrası bu haberi yapma gereği hissettik. Bozcaada’ya İstanbul’dan günübirlik gelen, gezilerinin devamını Assos’ta gerçekleştirecek bir grup misafirin alana alınmadığını öğrendik.
Kendilerine olayı sorduğumuzda ise şu yanıtı aldık: “İstanbul’dan gece yola çıktık ve sabah ilk feribot ile adaya geldik. 22 kişilik bir öğrenci ekibiyle birlikte Bozcaada’daydık. Neredeyse hiçbirisi Bozcaada’yı daha önce görmemişti. Ben defalarca geldiğim için kendilerine adanın güzelliklerinden, denizinden, Polente Burnu’nun ihtişamından ve Bozcaada’ya dair aklımda ne varsa bahsediyordum. Akşam 19:00 feribotu ile Bozcaada’dan ayrılıp Assos’a geçeceğimiz için Polente Burnu’ndaki güneşi batırma seremonisine katılamayacaktık. Ama yine de bu öğrenci arkadaşların merkezden hareketle Polente Burnu’na gelip, o bozuk ve traktör yolu olan patikadan giderek, 20 dakika da olsa o havayı teneffüs etmelerini istedim. Saat 17:00 civarıydı ve alan girişinde bulunan binadaki güvenlik görevlisi kapının 18:00’dan evvel açılamayacağını, patronun içerde olduğunu, kesin emir verdiğini söyledi. Durumumuzu anlattım ve sadece 20 dakika bu çocukların görmesini rica etmeme rağmen asla taviz vermedi ve girişimize izin vermedi. Biz de Bozcaada’nın bu en özel bölgelerinden bir tanesinde, demir kapı ardından birkaç fotoğraf çekip dönmek zorunda kaldık. Şimdi kafamdaki soru, Bozcaadalılar turizmin gerilemesinden bahsederlerse bundan kim sorumlu? Bu gençler Polente Burnu’nu, Bozcaada’yı ve kabaca davranan çalışanı akıllarına getirip ne düşünecekler? Bu bölge nasıl bir tekele muhtaç edilmiş ki kapıdaki adam adanın en güzel yerine keyfi yerindeyse izin verip kapıyı açıyor ya da açmıyor? Başka bir yol yok mu? Kısacası yakışmadı, ayıp oldu…”
Bozcaada Haber Soruyor!
Bozcaada’nın turizminin gelişmesi için herkesin fikirleri var. Daha ileri gitmemiz gerektiğini herkes söylüyor. Ama yasalarla zora sokulan bazı etkinlik ve festivaller iptal edilirken, esnaf zorda bırakılırken, bir de mevcut güzelliklerimizi bu şekilde yok etmek anlamsız değil mi?
Turizme önem vermemiz gereken şu dönemde, böyle bir özensizlik ile kendi bacağımıza sıkmıyor muyuz?
Polente Burnu’nu daha da ön plana çıkartmak gibi düşünceler varken belli saat aralıklarında insanları ‘görüş günü’ mantığıyla hizaya sokmak biz adalılara yakışıyor mu?
Bölge özel mülke aitse, görüşmeler yapılıp ortak bir nokta bulunulması için ne bekleniyor? Ya da yakında kamuya açık başka bir arazi yok mu?
Yakın tarihte Polente Burnu’nda içki, içecek, yiyecek satışı yapacak olan özel bir işletme kurulma projesi var mı? Tali yolun düzeltilmemesinin sebebi nedir? Yoksa yakın bir tarihte insanların yeniden fener dibine çekilmesi ve tabiri caizse parası olanın yararlanacağı bir aktivite haline mi getirilmek isteniyor?
Ve son soru… Polente’den güneşin batışını izlemek her misafirin ve adalının hakkı değil mi?