30 Ağustos tarihine kadar açık olacak Ada ve Ütopya sergisi 2 Ağustos Pazartesi günü açılıyor. Başak Tuna, Berna Küpeli, Meliha Coşkun, Michael, Neslihan Yetişkin ve Nilgün Akyol’un eserlerinin sergileneceği “Ada ve Ütopya” sergisi bir sokak sergisi olma özelliğini taşıyor.
Talay Şarap Fabrikası’nın Meserret Sokağı’na bakan duvarlarında sergilenecek eserler 30 Ağustos’a dek sanatseverleri bekliyor olacak.
2 Ağustos Pazartesi günü saat 19.00’da gerçekleşecek açılış törenine tüm adalılar, sanatseverler ve adaya gelen misafirler davetli.
Meliha Coşkun tarafından kaleme alan sergi metni şöyle:
“Ada nedir?
Ada coğrafi bir terimdir, her tarafı denizlerle çevrilmiş kara parçası. Ana karadan uzak dışarı açık olmayan, içe kapalı bir kara parçası. Ana karadan adaya ulaşmak için denizi aşmak zorundasınızdır. Denizde geçirdiğimiz zaman, adayı ve bizi etkiler. Bu sınırın koşullarını yaşarız, yaşamamız gerekir.
Adanın etrafının denizlerle çevrili olması, kendisini ana karadan uzaklaştırır. Üzerinde yaşayanları da farklılaştırır, algılarını değiştirir. Adaya ayak bastığımızda bize bir kimlik, ait olma duygusu sağlar. Homojen değildir. Adanın sınır çizgilerinin deniz olması, ana karayı dışarı olarak görmesine, bütünden kopmasına neden olur ve kendiyle sınırlanmış olma gerçeğini yansıtır. Bu gerçek bazen olumlu, bazen olumsuzdur. Ada sakinleri, sınırlı ada ortamının yarattığı açıklık kapalılık, genişlik darlık, özgürlük tutsaklık gibi zıt duygu durumlarına kapılabilir ya da içe dönüklük haliyle karşılaşabilir.
Antik dönemden beri ada kavramı farklı yazarların dikkatini çekmiştir. Devlet adlı kitabın yazarı Platon, her yönüyle sağlam, güzel bir toplumu adanın sınırları içinde çizmiştir.
Odysseus, Truva savaşından sonra İthaka'ya doğru yola çıktığında azgın denizlerde oradan oraya sürüklenir. En sonunda karşılaştığı fırtınalardan korunmak için tanımadığı bir cennet adaya sığınır. Onu yıllarca adasında hapsedecek olan, güzel peri Kalypso Nun yanında bulur kendini, ta ki Athena’nın yardımıyla buradan kurtulup İthake’ye döneceği zamana kadar.
Thomas More, Ütopya adlı kitabında kendi örnek toplum yapısına sahip ütopik adasını kurar. Ütopya yazarının amacı, bir adanın duygusal renkliliğini ya da tehlikelerini anlatmak değil, sunacağı örnek bir toplum düzeniyle hem kendi toplumunun işleyişindeki aksaklıkları dolaylı olarak yansıtmak, hem de bu aksaklıklara bir çözüm yolu önermektedir.
Her sanat yapıtı bir bireyin bulunduğu çağdan, yaşadığı mekandan dünyaya bakışının eser aracılığı ile dile gelişidir. Görsel hafızamızla, kendi ütopik kaçışlarımızla nasıl baş edebiliriz? Ada ortamının, kendi ütopik bakışımızdan yansıtılması ve yaratıcı eserlere dönüştürerek değerlendirmemiz önemlidir. Kendi ada ütopyalarımızı farklı malzemeler, ifade biçimleri ile nasıl bir imgeye dönüştürebiliriz?”