Bozcaadalı Pınar Tınç’ın sergisi 3 Şubat tarihindeki açılış kokteyli ile İstanbul Şişli’de bulunan Maji Art Gallery’de başlıyor. 28 Şubat’a dek sürecek serginin ismi ise “Je T’aime”. Adalı sanatçı tüm sanatseverleri 3-28 Şubat tarihlerinde sergisine davet ediyor. Serginin açılış kokteyli 3 Şubat Cumartesi 18.00 – 21.00 saatleri arasında Maji Art Gallery’de gerçekleşecek.
Serginin basın bülteni şu şekilde:
MAJİ Art Gallery, Pınar Tınç solo sergisinde…
Je T’aime! Diyoruz!
3 Şubat’ta, renklerin derinliğinde yerimizi alıp sevginin ve sanat aşkının adeta tadını deneyimleyeceğiz.
Pınar Tınç, geometrik soyut sanatçısı. Hem de soyut geometriciliği idealize eden bir resim anlayışına sahip.
Pınar Tınç adeta soyut resimde bulunan bütün ekspresyonist ve hikâyeci öğelerin ortadan kaldırıp, nesneleri mutlak saf biçimlerin ve basit uyumların kurulmasında araç olarak kullanıyor.
O, “nesneyi” kullanarak nesnesiz bir dünya kuruyor. O adeta aldığı tüm nesneleri “büküyor”. Bu da onu açıkça özgün, açıkça evrensel, açıkça yenilikçi, açıkça velüt, açıkça kendine benzeyen, açıkça ruhsal, açıkça derin, açıkça gösterişli, açıkça merak uyandırıcı. Ve bu övgülerin Türk resmi için de bir umut.
Evet, Pınar Tınç bize umut veren özgün bir sanatçı.
…
Onda bazı renklerin, mesela mavi, mesela kırmızı, mesela turuncu, mesela mor belli işlevlerle kullanır. Bu ana renklerin sadece bir boş alan yaratmakla kalmayıp, hem biçimlerin arkasında kaldığı, hem de biçimleri sardığını söyleyebiliriz. Böyle olunca da bu renkler Pınar Tınç’ın renkleri olur. Pınar Tınç külliyatında mesela mavi renge ait bütünsel tavır somut olarak görülebilir. Diyelim, onun resmi aynı zamanda bir tasarım resmidir. Bu kendine has resim anlayışında kendi düzeni, kendi denge ve derinlik ölçütleri, kendi renk ilişkileri, kendi oran orantısını içerek özgün bir felsefe vardır. Soyut ve soyutlama ilkeleri bağlamında, doğa, kültür, nesne ve içeriği dönüştüren sanatçı; yapıntılararası ilişkilerden türeyen bir resme ulaşır ki bu da evrensel bir tavırdır. Onun resminde resim yüzeyine misafir olan figürler, kendilerinin içeriksel bağlamından sıyrılarak adeta yalıtılmış bir tasarım unsuru haline gelir.