Bugun...


kostasalto

İnsan Yok; Hiçbir Şey Yok
İnsan Yok; Hiçbir Şey Yok (*)   Bugünkü yazımı, oldukça uzun zamandır aklımı meşgul eden bir konuya, “durmaksızın globalleşen ve kapitalistleşen dünyaya karşı, ısrarla ve bilinçli olarak yerel ...

Mobil Reklam

İnsan Yok; Hiçbir Şey Yok
+ -
Bozcaada Bozcaada Haber Madam

İnsan Yok; Hiçbir Şey Yok (*)

 

Bugünkü yazımı, oldukça uzun zamandır aklımı meşgul eden bir konuya, “durmaksızın globalleşen ve kapitalistleşen dünyaya karşı, ısrarla ve bilinçli olarak yerel kalma çabası içinde olan insanlara” ayıracağım.

 

Bunu olumsuz değil, aksine olumlu manada söylüyorum. Son yıllarda, şehir hayatından sıkılıp kendine tabiatın içinde, tamamen doğal, yeni yaşamlar kuran insanların haberlerini sıklıkla görür olduk. Örnek vermek gerekirse; Lucas Foglia’ nın 2006 yılında vahşi yaşama dönen bir grup insanla tanışarak yaptığı “Natural Order (Doğa Kanunu)” adlı projeye bir göz atmanızı öneririm.

 

Yıllardır konuyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar, bilim insanları, konuya hâkim kişiler bu gezegen için sayısız tehlike sıraladı ve sıralamaya devam ediyor milenyumdan bu yana. Ama şundan bahseden hiç kimse olmadı henüz;“çocuklarını doğadan, tabiattan ve onun barındırdıklarından uzak yetiştiren yeni nesil ebeveynler.”

 

Ayakkabısı kirlenecek, çamur olacak diye toprağa basmaktan korkan çocuklar. Nisan yağmurunda ıslanmaktan korkan çocuklar. Üzerine bir böcek, çekirge vs. düşecek ya da sıçrayacak diye ağaç altında oturmaktan, çimlere uzanmaktan korkan çocuklar.

 

Markette, poşet ya da ambalaj içinde satılmadığı için hijyenik olmadığını düşündüğünden, öyle öğretildiğinden dolayı dalından meyve koparıp yemekten korkan çocuklar.

 

***

 

İçinde yaşadıkları doğaya yabancılaştırılan bir nesil ortaya çıkacak bundan 20-30 yıl sonra. Tanımadığı, üzerinde yaşadığı gezegen için faydalarını ve önemini bilmediği doğayı koruması beklenemez böyle bir neslin. Bence asıl tehlike bu.

 

Asmadan üzüm koparıp, o üzümü sadece yıkayarak yiyebileceğini bilmeyenler var. Köyden gelen, yeni yapılmış, tamamen doğal keçi peyniri ve koyun yoğurdunu yemekten korkan ebeveynlerin yetiştirdikleri nesillerin ileride; “ürünlerin nasıl elde edildiğini, nasıl üretildiğini ve ne şekilde son hallerini aldıklarını kesinlikle merak etmeyecek ve bilmeyecek nesil(ler) “ şeklinde bir risk oluşturması ihtimali de var. Bilimsel tabirle, domino etkisi…

 

***

 

Bugün bu ülkede, 1990 – 2000 arasında doğmuş çocuklara “Karaca Arboretum ya da “Atatürk Arboretum nedir, nerededir?” diye sorsanız yarıdan fazlası cevap veremez. Çünkü varlıklarını dahi bilmiyorlar. Tabii zenginlik bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan Türkiye’de bu durum oldukça can sıkıcı…

 

Ailelerin, çocuklarını doğayı keşfetmek konusunda daha fazla teşvik etmesi gerek. Bugün aileler, çocuklarını ödüllendirmek için pek çok bahane bulabiliyor. Okula başladı, ilk 5′ini aldı, ilk aferin’ini aldı, ilk pekiyi’sini aldı, sınıfını geçti, takdir / teşekkür aldı, sınavdan iyi puan aldı vb. pek çok olayın sonucunda çocuklar ödüle boğuluyor ancak o ödüller her seferinde illa ki çağımıza uygun olduğu düşünülen şeyler oluyor. Diz üstü bilgisayar, cep telefonu, oyun konsolu, dijital ya da elektronik farklı pek çok şey.

 

Ya da başka bir yöntem olarak; (eğer çocuk bebekse) tamamen anne-babayı rahat bırakması için, ebeveynlerden birinin sahip olduğu iPad gibi herhangi bir elektronik cihaz, oyalansın diye çocuğun eline tutuşturuluyor. Mesleğim gereği bu sahneye sayısız kez şahit oldum.

 

Özetle; geleceğin çocukları teknolojiye kurban edilirken doğaya yabancılaştırılıyor ve ne yazık ki bu bilinçli olarak yapılıyor.

 

***

 

Bu noktada sözü, yaşadığım yer olan Bozcaada’ya getireceğim. Bizler burada, yazının başında bahsettiğim“durmaksızın globalleşen ve kapitalistleşen dünyaya karşı, ısrarla ve bilinçli olarak yerel kalma çabası içinde olan insanlara” örnekler barındırıyoruz diyebilirim. En basitinden ilk aklıma gelen, Bozcaadalı anneler. Geçtiğimiz günlerde anneler günü kutlandı malumunuz. Onlar da çocuklarıyla beraber dolu dolu bir gün geçirdiler. Bozcaadalı çocuklara dikkat ederseniz eğer, hemen hepsinin güzel birkaç ortak noktası vardır. Hepsi mutlu büyürler, doğal yaşarlar ve hiçbirinin sadece bir tek annesi yoktur. Anneler sevgilerini ortak paylaşırlar.

 

***

 

Yazının genel konusunu dağıtmayayım. Bugünün Bozcaadalı çocukları, gelecek nesillere yansıyacak olan “yerel ve doğal kalma” felsefesinin ilk fidanları bana göre. Tokyo Belediyesi’nin ağaçlandırma çalışmalarının anlatıldığı çevrecilik ve doğa konulu bir programda izlediğim, dikilen ağaçlarla ilgili kameraya konuşan bir yetkilinin sözleri aynen şöyleydi;

 

“Bu ağaçlar 30 yıl sonra büyüyecek. 30 yıl bir nesil demek. Yani biz şu an bu ağaçları kendimiz için değil, gelecek nesiller için dikiyoruz.”

 

İşte bizler de yerel kalabilmenin temeline bu felsefeyi yerleştirmeliyiz.

 

Dünya artık bana göre globalleşme kapasitesini doldurdu. Yerelliği gelecek nesillere taşımak ve yansıtmak, ancak bunu şimdiki nesillere öğreterek mümkün. Bunu yapmak da bizlerin elinde. Yerel kalın.

 

(*)Başlık Charles Bukowski’nin bir sözüdür.




Bu haber 1395 defa okunmuştur.

Bozcaada Simyon Bozcaada Pide Salonu

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

bozcaada  bozcaada

bozcaada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
SON HABER YORUMLARI
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR HABERLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
 YUKARI
   
Otomatik olarak 5 saniye sonra kapanacaktır. Reklamı kapatmak için TIKLAYINIZ