Yerel seçimler yaklaştıkça adayı daha çok sevmeye başladım. Niye mi?! Bakıyorum da herkes adanın değerlerine sahip çıkmaya başladı. Herkes bir şeyler konuşmaya ve herkes bir şeylerin farkına varmaya başladı.

Kimi doğasına, kimi tarihine, kimi evlerin, kimi hayvanlarına ama herkes bir şeylere sahip çıkmaya başladı ve bir anda herkes her şeyin farkına varmaya başladı. Daha dün beton ev yapan adalı bugün adanın betonlaştığını fark etmeye başladı.

Dün kaçak avlanan adalı bugün denizde balık kalmadığını fark etmeye başladı. Bağını satan adam üzümün kalmadığını, dün bakıp da görmediği kedinin bugün aç olduğunu fark etti. Dün hippi olarak gördüğü kişinin bugün adanın ressamı olduğunu anladı mesela. “Tuzu kuru insanlar” dediği Bozcaada Forum’un bugün ada sevdalıları olduğunu anladı!

Tam da bu zamanlarda evinizden çıkıp şöyle Çınaraltı’na doğru yürüyüp insanlarla konuşmaya başlarsanız eminim benim gibi herkes çok şaşıracak ve gurur duyacak.

Herkes her şeyin farkında, yeni imar yasasından tutun da Toto Metin’in hikâyesine kadar. Ve ilginçtir herkes yapılması gerekenleri ve eksikleri teker teker biliyor ve konuşuyor.

Hani bizim dediğimiz gibi değilmiş! Biz hep derdik ya “adalı insanlarımız maalesef adanın sorunlarına kulak vermiyor ve bunlarla ilgili hiç bir girişimde bulunmuyor” diye…

Öyle değilmiş vallahi! Yediden yetmişe herkes güzelliklerimizin de eksikliklerimizin de farkında. Gerçi hâlâ bilmekle yetiniyorlar ama olsun bunun farkında olmaları bile şaşırtıcı.

Biz yazın o kadar bağırdık “gelin birlik olalım, bakın adada bunlar oluyor, bu eksikliklerimiz var, konuşmamız gerek, birleşmemiz gerek, bu ada bizim; bir şeyler yapmamız lazım”  diye…

Tabi duymadılar ya da duymazlıktan geldiler.

Tabi o zamanlar haklılar; çünkü 12 ay yetecek paranın geçim derdine düşerken nasıl ilgilenelim akvaryum bağ evleriyle!

Dedik ki “bakın paraysa para… Anlıyoruz; lakin olursa adada 40 odalık konaklamalar nasıl kazanacaksın sonra.”

Yani parayı sevebilirsin ama ilk önce adaya sahip çıkman gerekiyor!

Çünkü sana kazandıran adanın üzümü, şarabı, evleri, sokakları, denizi, bakir koyları, yani ada oluşu. Eğer bunları kaybetmeye başlarsan kimse gelmez senin 10 metrekare odanda kalmaya.

Adayı ada yapan değerler var ve biz bu değerleri herkesten fazla düşünmek zorundayız. Eğer sadece dere akarken elindeki testiyi doldurmanın telaşı içine girersek yakında bu derenin akmadığını ve kuruduğunu görebiliriz.

Bir yandan testiyi doldururken bir yandan derenin kurumaması için temiz bakmamız gerekiyor.

Tabi ben bunları haddim olmayarak yazarken, şu an zaten herkesin bunların farkında olduğunu ve bildiğini unutmadım aklımda. Bu yüzden diyorum ya “yerel seçim yaklaştıkça adayı daha çok sevmeye başlıyorum.”

Bu sevgim her 5 yılda bir katlanarak gitmeye devam ediyor. Ve dikkat ettim bu süreçte herkes çok daha cesur olmaya başladı. Ada sevgisi bir anda öyle körüklendi ki insanlar bu yüzden birbirleriyle tartışmaya, birbirlerine kızmaya ve yine birbirlerini eleştirmeye başladı.

Tabi bazen komik durumlarla da karşılaşabiliyoruz bu süreçte.

Örneğin; bir rantçı bir diğer rantçıyı eleştiriyor, kazıkçı bir diğer kazıkçıyı, avcı bir diğer avcıyı ama ikisi de ada sevdalısı bunların.

Neyse bu örnekler saymakla da anlatmakla da bitmez. Zaten ufacık bir adada herkesin her şeyin farkında olduğunu düşünüyorum. Hatta bazen diyorum “keşke bu seçim süreci uzasa bir 6 ay daha ya da ne bileyim 2-3 senede bir seçim olsa ne güzel olur.”

Eminim bu süre bir 6 ay daha uzasın; adamızdan olimpiyatlara ve Nobel’e adaylarımız çıkabilir.

Neyse işin esprisi bir yana beklentim bu süreçte herkesin daha adil, daha mantıklı, daha samimi ve dürüst bir şekilde siyaset yapması. Tabi ki bunları düşünürken ve konuşurken herkes kendi işinin gücünün menfaatini göz önünde bulunduracak; fakat şunu unutmamız gerektiğini tekrar hatırlatıyorum.

Öncelikli olarak kendi menfaatimizden çok adanın menfaatini gözlersek sizin için de daha iyi olur. Çünkü değer verdiğiniz önceliklerin yolu da bu adanın değerlerinden geçiyor.

İsteyen istediği kişiyi destekleyip istediği bayrağın peşinden koşabilir. Tek istediğim hiçbir başkan adayının ve hiçbir parti bayrağının ya da şöyle düzelteyim; hiç bir menfaatin BOZCAADA’nın önünde olmasına, adamızdan daha önemli olmasına izin vermeyelim ve verdirmeyelim.

Tüm dünyanın hayran kaldığı ve eşi benzeri olmayan bu güzelliği lütfen küçük hesaplar uğruna yok etmelerine izin vermeyelim. Belli ki çok önemli bir zaman diliminden geçiyoruz.

Artık atacağımız adımlar adanın kaderini belirleyici olacaktır. Lütfen adımlarımızı doğru atıp doğru kararlar verelim.

Çünkü bir başka Bozcaada yok…