Think Tank
Bölgemizde son zamanlarda gelişen doğa olayları (deprem, sel) geçimini turizmden sağlayanlarda kaygı yaratmış durumda.
Ben esasında turizmi iki gökdelen arasında ip gerip yürüyen akrobatlara benzetiyorum. Gökçeada’da meydana gelen 6,5 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen artçı sarsıntılar hem iki güzide adamızda hem bölgemizde hem de ülkemizde 1999 ağustosunda yaşanan felaketi ister istemez akıllara getirdi.
Sadece bunla kalmayıp, çok daha hafifi birkaç yıl önce tam da kalabalığın olduğu zamanlarda bir ay boyunca esen sert poyrazlar, tatile gelen insanların tatil hevesini kursağında bırakmış, o sene kötü bir sezon geçmişti.
Diğer tatil beldelerine göre adalar turizmi daha çok risk taşır. Her ne kadar “45 günlük sezonu var” diyenlerin görüşü devam etse de Bozcaada bu sene erken açılan bir turizm sezonu yaşıyor. Maratonla başlayan, 19 Mayıs tatiliyle doruğa çıkan…
Her ne kadar deprem korkusu biraz etkilese de bu sene adamızda çevrilen sinema filmlerinin etkisini sezonda daha iyi göreceğimiz aşikâr.
***
Turizmi etkileyen en büyük faktör insandır. Geçmiş yıllara nazaran daha iyi bir turizm anlayışı şu anda Bozcaada’da hâkimdir.
Yapılan bariz hatalar kısa bir zamanda telafi edilip, daha iyi bir turizm sezonunun geçirilmesi için düşünce topluluklarının bir araya gelip fikir alışverişinde bulunması ve uzlaşmasıyla sağlanabilir. Önemli olan bu fikirlerde ortak bir yol bulunup alınan kararların hayata geçirilmesiyle başarı mümkündür.
Fakat ortaya çıkacak fikirler gerçeklerden uzak olup (özellikle ada gerçeklerinden) değişik entelektüel fikirlere doğru kayarsa ve dayatmalara yol açarsa uzlaşmak mümkün olmaz.
Düzenlenen toplantılara katılımlar ve orada bulunan bireylerle ilgili mutlaka tartışma ve yorumlar yapılabilir. Bir sonraki yapılacak çalıştaylarda daha geniş bir davet ve katılım bu yorumların önüne geçer.
***
Bozcaada mahrumiyeti daha çok yaşayan bir yer. Düşünsenize; buraya gelen pazarda aldığınız ürünlerde bir Geyikli, Ezine, Bayramiç pazarından daha çok bedel ödüyorsunuz. Nakliye ve gemi yaz-kış daima mazeret sebebi.
Bozcaada’mızda turizm en önemli geçim kaynağı olarak gösterilmesine rağmen sezonluk olarak yaşayan bir kesim de turizm ve kalabalıktan muzdarip.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı için bulunduğumuz ortamı yaşanabilir duruma getirmek buradaki yaşayan her kesimin ortak bir noktada buluşmasıyla gerçekleşir.
Egoizm duygusuyla hareket eden bir kesim, toplumsal mutabakatta kendi fikirlerini dayatırsa anlaşılır bir yol bulunmakta zorlanılır.
Ada ahalisi yazın sezonluk çalışıp, kışın turizmden kazandığı parayla yaşamını devam ettirir. Adada yaşam standardını daha iyi noktalara taşıyabilmemiz için düşüncelerin bir an önce hayata geçirilmesi, ivedi olarak ele alınması gereken bir konudur.
***
Ada ahalisinin bazı konulara duyarsız kalmaması gerekir. Örneğin; geçenlerde bakım nedeniyle sabah 8’den akşam 5’e kadar hem de turizm sezonun başladığı zamanda adaya elektrikler verilemedi. Lokantalarda dolaplar dolu, dondurma dolapları dolu, balıklar, kalamar ve dondurucular tamamen dolu iken. Kışın sıkıntı yaratmaz ama bundan sonra yaz sezonunda bir uzun vadeli bir kesintiye tepkilerin koyulması gerekir.
***
Deniz otobüsü mayıs ayında seferlere başladı, “hayırlısı olsun” diyeceğiz ama değişen bir şey olmadığını yine görüyoruz.
Geçen yaza kadar bin bir ricalarla Cuma sabahları adalılar için Bozcaada-Çanakkale hareket, akşam yine Çanakkale-Bozcaada dönüşlü seferler yapılıyordu. Yetkililerin bu konuyla ilgili zannedersek bir çalışması olmuştur, bence çalıştayda da bu konuyla ilgili buradaki yaşamı kolaylaştıracak adımların atıldığını da görmek isteriz.
Kısaca az laf çok iş. Uzun bir sezon bizi bekliyor. Kazasız, bol bereketli bir sezonun Bozcaada’da devam etmesi temennisiyle herkese kolay gelsin…