Bizde hikayeler bitmez
Son genç jenerasyon, duyan, yaşayan, o lezzeti ucundan az da olsa yakalayan bir kardeşiniz olarak dedik ki çorbada tuzumuz olsun.
Suya sabuna dokunmadan ortadan yazalım, bazen gülelim bazen de duygusala bağlayalım anlattıklarımızı. Nostalji yapalım, bilenler o günlere dönsün, bilmeyenler öğrenmiş olsun. Bozcaadaspor ile ilgili yazımızdan sonra Sedat Hocam ile beraber bir Bozcaadaspor kitabı üzerine görüş birliğine vardık.
Bu konuda büyüklerimizden o zamanlarla ilgili kimin elinde doküman varsa bize yardımcı olursa mutlu oluruz. Bir elin parmakları kadar o günlere vakıf insan kaldı, sağ olsun bu konuda belge ve resim üzerine sevgili ağabeyimiz Ali Erdinç gereken hassasiyeti gösterdi.
Diyeceksiniz neden Bozcaadaspor üzerine bu kadar delleniyosun, sana ne oluyor?
Ne yapalım kardeşim; gidip de Büyükada’yı, Heybelispor ya da Midillispor veya orijin adalarına gidip orijin sporu yazacak halimiz yok. Düşünsenize Bozcaadaspor ile orijinler maç yapacak; maçtan önce haka dansıyla açılış olur… Muhteşem bir şov ve medyatik bir görsel şölen! Bir gün Bozcaadaspor’un başına geçersem (Osman Ataol duymasın) şimdiden iddialıyım, Bozcaadaspor’u Yeni Zelanda takımlarından biri haline getireceğim.
***
Bu sıralar tartışma büyüdü durdu, kim adalı, kim daha çok adalı? Bana sorarsınız bundan yıllar öncesiyle ilgili kim daha çok anıları varsa, bunları anlatabiliyorsa ve bunları anlatanlar başka birilerine keyifle aktarabiliyorsa bu konuda önceliği onlara vermek lazım.
Şimdi kaç kişi elektrikler geceleri yokken sabah beşte Halk Eğitim’e gidip Muhammed Ali’nin boks maçını jeneratör vasıtasıyla seyretmiş desem dersiniz ki aaaaaaaaa geceleri adada elektrik yok muydu? Yoktu tabii!
Jeneratörler saat Sinderalla’nın masalı gibi 12’de kapatılır biz de sabah sekize kadar gaz lambasında ders çalışırdık. E peki on ikiye kadar aklın nerde. Parkta futbol yedi kişiden oluşuyor, sen bilmiyorsun tabii bizim stadımız ekonomik ve de iki ağaç arası kalelerimiz vardı.
Düğünlerin olmazsa olması davul, keman, klarnet. Membası da Ezine olunca bir nefeslik yol. Çağırıyorsun geliyorlar. Bizim büyüklerimiz hani o elektriklerin gece kesildiği zamanlar gençlik tavan yaptığı tarihler, kim diyelim aklımıza gelen Saçaklı Erdoğan, Mehmet Boruzan, Hollandalı İsmail, eski başkan Mustafa Mutay ve diğer aklıma gelmeyen ağabeylerim kusura bakmasınlar.
O zamanlar Koreli’de rahmetli Hüseyin Koreli’nin mekânında gece faslı biter sandala atlarlar; klarnet ve kemanı da aralarına katarak liman içinde bir eğlence, bir düğün sorma gitsin. O zamanlar polis yok ama hepsi bir Hulusi Kentmen kıvamında olan rahmetli İbrahim Abi (Muharrem Yıldız’ın) babası, Avni Abi, Mehmet Abi gibi otorite bekçi abilerimiz var.
Bir düdük bir sesleniş; hop doğruca büyük iskelenin altına. Orası kapalı ya ses çıkmaz havasında hepsi ne mümkün. Yankıdan bütün ada gece ayakta davul zurnadan. Zannedersiniz ki hepsi çete başı. Gece yarısı olmuş bütün ada ayaklanmış. Bizimkiler ne yapalım, ne edelim derken karar verildi. Tekneyle Ayazma’ya gidelim tekne altı metre kıçtan takma beş beygirlik benzinli var görenler de zanneder ki kurvaziyer gemiyle gidecekler Ayazma’ya.
Ortada bir problem var klarnetçi denizden korkuyor, diğerlerinde bir sorun yok. Dediler ki klarnetçiye sen kıyı kıyı bizi klarnetinle takip et her havayı çal sakın susma yoksa vahşi hayvanlar seni yer.
Davul, keman, şarkılar kayıktan klarnet karadan bir de yarı yolda benzin biter! Hollandalı İsmail Ayazma’ya kadar kürek çeker mi? Hadi gelin buradan yakın!
Sabah beşte Ayazma kıyılarına vardıklarında şafak söker, klarnetçi geldiğinde oraya hiç anlatmayayım size pantolon diye bir şey kalmamış, garibimin bir beyaz donu kalmış bir de zorlukla aldığı nefesi. Demezler mi adama suya bir çalıver suyun altındaki balıklar klarnete doysun.
***
En son duyanlar söylüyor Yakar’ın motora bindiklerinde söyledikleri bir ağızdan bir daha adaya gelirsek bunlara çalarsak öpsünler bizi. Diyeceğimiz şudur: o kadar çok hikâyeler memleketimiz de var ki her biri koca bir sayfa olur, rahmetli doktor Turan Kaypakoğlu’nun diş hikayesi, Vasil’in kurmaca senaryoları, Rafet Abi’min horozunun başına gelenler ve daha neler neler.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikar ama yine de yozlaşmanın, çürümenin ve bozulmanın çok daha az seyrettiği adamızda istersek bize her gün düğün dernek olur.
Her gelen bir dernek kurarsa düğünler azalır, düğünlerin muhabbetlerin az olduğu yerler çekilmez olur ama olsun ne yapalım biz de bu köyün delisiyiz.
Eee deliye her gün bayram olduğuna göre hepimiz deli olmaya razı olmamız lazım.
Esen kalın; başka ada hikayelerinde buluşmak üzere.