Hoşgeldiniz Bugün 05 06 2025
#

BİR GARİP UFO HİKAYESİ

ada

 

      BİR GARİP UFO HİKAYESİ

 

Merhaba. Ufolar yine ada gündeminde yerini almış bulunuyor. Gelin makara tukaraya boşverin. Yıllar önce adamızda yaşanan böyle bir ufo hikayesinde, Ankaralı bir vatandaş televizyonda seyrederken televizyonunu bile kapatmadan yola çıkmış, soluğu Bozcaada da almıştı. Hastalıktır; ufotizmdir aynı zaman da. Bakın bir ufo hikayesi’ de benden dinleyin ama anlattıklarım birebir yaşanmıştır.
Şimdiki Tenedos balık evinin olduğu yeri o zamanlar Güler şaraplarının sahibi Hasan Güler işletiyor. Yanında da o zamanlar yine başka bir meyhaneci Ahmet abi (İzmirli Ahmet). Bir eylül ayında, hafif bir lodos esiyor, televizyonda ‘da Sadettin Teksoy Görevde var. Zannedersem kutuplar da falan o zamanlar Sadettin abimiz. Masada bir kaç kişi var. Turizm zaten yok denecek kadar az. Bir elin parmakları kadar insan var. Masa eşrafı haliyle serhoş. Herhalde o anda televizyondaki programın da etkisinde kaldılar ki, ulusal basın temsilcisi Yurdakul Tuna’ yı çağırıp, gökyüzünde ufo gördüklerini, hemen gelip çekim yapmasını söylerler. Basın gelir ama ufo yok.

O zaman sokak lambasının ışığını çekerler ki zaten kafalar da iyi olduğu için ışık bir o yana bir bu yana, bir büyük devirmiş gibi sallanmaktadır. Hemen Teksoy’ a haber salarlar; “Bozcaada’ da ufo var görüntüler de elimiz de mevcut” diye. Ertesi gün büyük bir heyacanla iskelede gemi beklemekteyiz. Gemi gelir, kapak açılır. İlk önce kameraman Kenan iner. Teksoy’ un bir program başlangıcı vardır ki çoğu insan bilir. Kameraman çekim yapar, Teksoy büyük bir kalabalıkla yürür. Ve meşhur sözünü söyleyecektir ki; “ben Sadettin Teksoy” diyemez çünkü kapak tam açılmamıştır ve Teksoy kestirmeden inmiştir. Fırçayı Kenan yer. “Düştük oğlum Kenan. Niye çekiyorsun?
Ve meşhur yürüyüşümüz Çınarçarşı caddesinden (Çınaraltı önü) büyük markete doğru başlar. Yanımız da belediyeden emekli Şerif Toy abimiz vardır. Kendisi bekarken köylerde sihirbazlık falan yaptığı için bu program için biçilmiş kaftan. Elinde bir yavan kase ve için de su var. Suda da kibrit çöpleri mevcut. Gerçekten de kibrit çöpleri caddenin sağ tarafında yürüdüğünüz zaman sağa döner, sol yanında yürürken sola. Çekim başlar. Yanımda Hasan Hüseyin Toy ve Şerif abi olaya müdahil olur; “abi benim adım Şerif Toy.” Teksoy seslenir kameramana “stop stop, sen sus be kardeşim burda çekim yapıyoruz. Hasan olsan ne olur Şerif olsan ne olur?” Teksoy abimizde şalterler yavaş yavaş atmaya başlamıştır. Seslenir kalabalığa, “başka ilginç olay var mı?”
Olmaz mı? Bizim trafikçi Haluk abi var. Küçük oğlu babasının saatini oynarken sobaya atmış. Haluk abi son anda kurtarmış ama saatten bir eser kalmamış. Saat normal akrep ve yelkovanın dönüşünün tam tersine dönüyor. Yangından sonra soldan çalışıyor. Ters bir durum ve Teksoy abimiz için tam ufoluk olay çünkü ufolar geldikten sonra adada bütün saatler soldan çalışıyor ve bunu “işte kanıtı” diye yutturması lazım. Haluk abimiz de sağlamcıdır biraz. Yani bedavaya olmaz o iş. Sıkı bir pazarlık başlar, üç aşağı beş yukarı saat cüzi bir paraya ve bir büyük aslan sütüne Sadettin Teksoy’ a verilir.
Sıra Kemal Şahin’ le tekne turuna gelir. Senaryo şudur; ufolar geldikten sonra teknedeki radarların hepsi bozulmuştur. Hepiniz bilirsiniz, kordonun kıyısı sığ, biraz açılınca birden derinleşir ve radar derinliği birden yükseltir. Bir de bu röportajı Teksoy ve Kemal Şahin’ in yaptığını düşünebiliyor musunuz? Kemal teknede olayı anlattıkça Teksoy bile nerdeyse inanacak duruma gelmiştir. Bizim Kemal’ e böyle bir program yaptıracaksın, hiç abartmıyorum, CNN yurtdışı haber kaynakları bile flaş haber geçer.
Velhasıl’ ı kelam, bunlar işin esprisi falan ama bir gerçek var. O zamanlar bu program adaya iyi gelmiş ve bir turizm hareketi olmuş, insanlar iyi para kazanmıştı. Durgun geçen şu zamanlarda ufolara her zaman rastlarızda; Sadettin Teksoy gibi bir renkli kişiliğe şimdilerde rastlamak zor. Şimdilerde biraz da gülmek için hem ufolara hem de Teksoylara ihtiyacımız var galiba.


Yorum Yap