Hoşgeldiniz Bugün 05 03 2025
#

Bir modern zamanlar sorunu: Aidiyet

ada

BİR MODERN ZAMANLAR SORUNU : AİDİYET

 

 

Aslında, bu yazıyı daha önce yazmayı düşünmüştüm ama sevgili dostum Fırat Tunabay da aşağı yukarı aynı konuyu işleyince, iki yazı arasında biraz zaman olsun istedim.

 

 

Bundan yaklaşık 6 – 7 yıl önce okuduğum, “adalı olmak” kavramı üzerine yazılmış genel bir makalede, “adalı olmak insanların aidiyet duygusunu geliştirir” şeklinde bir ifade kullanmıştı yazar. Bunun çıkarımını yapmak çok kolay şüphesiz. “İnsan kendini nereye ait hissediyorsa oralıdır.”

 

 

Son zamanlarda, öznesi yine Bozcaada olan pek çok konuda sıklıkla görmeye başladım bu “aidiyet” tartışmalarını.

 

 

Önce, belediye başkan adaylarından Hakan Can Yılmaz’ın İstanbullu Bozcaadalılar buluşmasında, daha sonra da başkan Mustafa Mutay’ ın Çanakkale buluşması haberlerinde benzeri yorumlara rastlayınca, bu yazının konusu da kendiliğinden ortaya çıkıverdi. Her iki organizasyona da getirilen eleştirilerin bazılarında ortak bir nokta vardı. “İstanbul’un / Çanakkale’ nin ve orada yaşayan insanların adayla ne ilgisi var? Neden oraya gidiyorlar?”

 

 

Bu düşünce biçiminin bir de son derece yanlış olan “adalı olmak adada doğmak demektir” gibi bir versiyonu var ki; ona şimdi hiç değinmeyelim.

 

 

En basitinden, adadaki aile sağlık merkezinin imkanları kısıtlı olduğundan dolayı, son 15-20 sene içinde doğan çocukların kaçının kimliğinde doğum yeri Bozcaada yazıyor, bakmak gerek. Ancak bu; tümünün adalı olduğu gerçeğini değiştirmez. Adada büyüyorlar, adada okuyorlar, adada çalışıyorlar, adada yaşıyorlar, adada para kazanıyorlar, adada evleniyor, aile oluyorlar. Aynı döngü daha sonra onların çocukları için başlıyor. Yine bu kapsama giren ama çeşitli şartlar gereği, örneğin çocuğunun okulu Çanakkale’ de olduğu için yılın belli bölümü orada yaşayan ya da işi gereği İstanbul yahut başka bir şehirde olan atadan, dededen adalı olan insanlar biliyorum, biliyoruz.

 

 

Hatırlarsınız; yine Bozcaada Haber için yazdığım bir yazıda “sirküle nüfus” diye bir ifade kullanmıştım. Bu yazıda da “etki periferisi” denilen bir olgudan bahsedeceğim kısaca. Etki periferisi, en basit tanımıyla, ciddi oranda tanınan ve hep merak edilen bir ülkenin, şehrin, destinasyonun ya da lokasyonun, yakın çevresindeki ve sürekli etkisi altındaki yerlerde bulunan ve yaşayan insanlara yönelik doğal çekimidir.  Bozcaada bu tanıma tam anlamıyla uyan bir yer. Haliyle, yolu adaya ilk düştüğünde “işte bu” diyen ve sonraki her gelişinde aidiyet duygusu, biraz da sevgiyle karışık giderek büyüyen ve yıllar içinde kâh adaya yerleşip bir şeyler yapan, adadan kazanıp adaya kazandıran ya da bunu ada dışında da olsa farklı şekillerde yapan insanların, kendilerini adalı olarak tanımlamalarında ne gibi bir sakınca görülebilir?

 

 

Hepimizin bildiği ama nedense bir türlü kabullenilemeyen bir gerçek var. İstanbul’ da da Bozcaadalılar var, Çanakkale’ de de, Bursa’da da, Balıkesir’de de, İzmir’de de. Ve daha bir çok yerde.

 

 

Artık bu konunun, yakın zamanda bir nihayet bulmasını ve bu anlamsız takıntının kısa zamanda terk edilmesini umarım. Hepinize iyi ve keyifli bir hafta sonu dilerim.

 

 

Bol Bozcaadalı günler. 


Yorum Yap