Bu fotoğrafa dikkat!

Uzun bir seçim maratonunun ardından adada herkesin rahat nefes almaya başladığını düşünüyorum. Tabii yerel seçimler bu sene ülke genelindeki gibi hemen hemen neredeyse Bozcaada’da da zor ve daha şiddetli geçti.

Birçok insan da adada yerel seçimlerin diğer ilçelere göre daha zor ve daha stresli geçtiğini düşünüyor. Bunun en büyük sebebi nüfusu oldukça az olan bir adada herkesin herkesi tanıması ve birbirleriyle samimi olması.

Özellikle adalılar çocukluğundan beri beraber yaşadığı bu küçük kara parçasında siyasetin birbirlerine zarar vermesi endişesi nedeniyle daha çok strese girdi.

Bu yüzden dikkat ederseniz partililer hariç seçmen kitlesi genelde rengini pek belli etmek istemedi. Eğer adalı, bir partinin arkasında bayrak tutup gezmiyorsa genelde oyunu kime vereceğini pek fazla belli etmez.

Bunun sebebi tabii ki korkudan değil (gerçi bu seçim döneminde korkutulanları saymazsak) sadece bütün partilerin adayları ve yönetimlerini tanıdıkları ve samimi oldukları içindir.

Belki diyeceksiniz “onun yeri ayrı, bunun yeri ayrı” ancak gerçekten adada seçmen olmanın diğer yerlere göre daha zor olduğunu düşünüyorum.

***

Neyse ki bu seçimi adada ilk defa bu kadar gergin ve sert geçirsek de kötü denilecek sonuçlar olmadan kazası-belasız atlattığımızı düşünüyorum.

Özellikle yeni Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz’ın seçimi kazandıktan sonra başta Mustafa Mutay’a jesti ve ardından diğer partililere sıcak mesajları bu gergin dönemi yumuşatmasını sağladı.Tabii bu da biz adalılara biraz ilaç gibi geldi.

Belki de kendisinin doktor olmasının  da avantajı olabilir!

Şimdi lafı uzatmadan esas konuya geçmek istiyorum.

Merak ettiğiniz gibi yazımın görselindeki fotoğrafın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum. Fotoğrafda gördünüz kişileri adada yaşayanların hepsi çok iyi tanıyor. Biri 20 sene Belediye Başkanlığı yapan ancak son seçimde kaybeden Mustafa Mutay’ın oğlu Uğur Mutay.

Diğeri 2009 yılında CHP’den başkan adayı olan ve seçimi Mutay’a karşı 60 oy ile kaybeden ancak şimdiki seçimde aynı partiden 1. sırada meclise giren herkesin tanıdığı Recep Yalçın’ın oğlu Gürcan Yalçın.

Gürcan Yalçın yazdığım zaman bir çok insana yabancı geleceğini biliyorum. Çünkü onu herkes lakabıyla Heyet diye bilir. Hatta babası bile artık Heyet lakabını kullanmaya başladı oğlu için. Gürcan ismini kullanan arkadaşı neredeyse yok diyebilirim.

***

Buraya kadar her şeyin çok normal olduğunu biliyorum. Ancak şunun altını çizmek istiyorum; Uğur ve Heyet’in babası birbirlerine rakip olduğu dönemde herkes siyasi tartışmaların içinde birbirlerine çok uzakken biz bir akşam CHP’nin seçim bürosunda takılırdık, diğer akşam Anavatan Partisi’nin seçim bürosunda.

Heyet’in babasını destekleyen arkadaşlarımız da Uğur’un babasını destekleyen arkadaşlarımız da hep beraber geceleri oturur, içer, muhabbet eder, tartışırdık.

Seçimi o zaman Uğur’un babası kazandığında ufak da olsa birbirlerine kırılmadan, darılmadan arkadaşlıklarına daha önceden olduğu gibi devam ettiler. Aynı şekilde bu seçim de onlar için böyle geçti.

Bu seçim döneminde de hemen hemen hergün beraber oturduk, beraber muhabbet ettik diyebiliriz. Tabii bu sefer seçimi 1. sırada meclise giren Heyet’in babasının partisi kazandı. Fakat yine aynı şekilde birbirlerine karşı en ufacık laf, söz söylemeden, birbirlerini kırmadan bu dönemi atlattılar.

Keşke bizim siyasete düşkün insanlarımızın hepsi de bu olgunluğu gösterebilse. Keşke adada seçimin bu şekilde erdemli ve güzel geçebileceğini düşünseler. Umarım bir dahaki dönem Uğur’un ve Heyet’in fotoğrafı bunu bilmeyenlere kapak olur.

***

Biz de haber ekibimiz olarak başından beri bu süreçte gerginliğe fırsat vermeden, tarafsız bir şekilde adaylar ve partiler ne verdiyse yorum yapmadan sizlere ulaştırmaya çalıştık. Hatta bazı görmek istemediğimiz manzaralarla, duymak istemediğimiz sözlerle karşılaşsak da görmezden ve duymazdan geldik.

Eminim bu haberlerin bir kısmını ajanslara geçirseydik birkaç kendini bilmezin yüzünden adanın imajı bozulmuş olacaktı. İşte bu yüzden adanın menfaati gazetecilik ilkelerinden daha ağır bastı.

Bunu açıkça itiraf ediyorum ki; bizler adanın huzuruna, barışına ve imajına zarar verebilecek her tür haberi görmezden geliyoruz. Tabiki burada illegal ya da doğru olmayan şeyleri kastetmiyorum.

Demek istediğimi umarım anlatabiliyorumdur!

Fakat inanın ilke gereği bunları yayınlayıp ajanslara servis ettiğimiz takdirde haber sitemizin hiti en az 5 kat daha artacaktı bunu da biliyoruz.

Ancak bu durumda kaybedenin sadece ada olacağını düşünmek gerekir. Bu yüzden burada bazı olumsuz ve küçük şeyleri daha yapıcı, daha barışçıl yollardan düzeltmek gerektiğini düşünüyorum.

***

Yazımı bitirmeden son olarak şunları da söylemek istiyorum;

Seçimin ilk zamanlarında hemen hemen her gün ada hakkında birçok haberler yer alıyordu. Özellikle işin içinde kimlerin olduğunu bildiğim ve tahmin ettiğimiz birkaç insanın servis haberlerinin yalan olduğunu facebook sayfamızdan sizlere açıklamıştım.

Bunların birçok ulusal gazeteye verdikleri haberlerin, fotoğrafların ve senaryoların yalan olduğu çok geçmeden anlaşılmıştı. Fakat bir haber hedeflerindeki kişilerin ailelerine ve çocuklarına varana kadar iftiralarla iğrenç hale gelmişti.

Özellikle bu durum beni ve arkadaşlarımı derinden üzmüştü. Çünkü biz adalı gençler olarak arkadaşlarımızın fotoğraflarını, isimlerini gazetede görmeye alışkın değiliz. Bizler birbirimizin hakkında ve aileleri hakkında gazetelerden dedikodu yapan tipler değiliz.

Bizler bunları daha önce hiç görmedik. Bizde de sağcımız-solcumuz-muhafazakarımız hepsi vardı fakat hiçbir şekilde siyaset ilişkilerimize zarar getirmedi.

Bizim bildiğimiz siyaset Uğur’un ve Heyet’in fotoğrafında olduğu gibidir.

Gerisi bizim için teferruat!

FOTOĞRAFLAR: