Samimi olmak!
Seçim öncesi CHP teşkilatının Bozcaadalılara yönelik en büyük ve en önemli vaatlerinden bir tanesi sizin de hatırlayacağınız gibi Bozcaada’nın geleceğine dair kararları ada halkıyla birlikte almak, adayı halkla birlikte yönetmek ve CHP’ye oy vermiş ya da vermemiş herkesin belediyesi olmak idi.
Bunu üstüne basa basa her defasında dile getirmişlerdi. Şimdi biliyorum ki herkes şunu merak ediyor; gerçekten dedikleri gibi mi yapıyorlar yoksa farklı mı davranıyorlar!
Aslında bu konuda Başkan Hakan Can Yılmaz’ın verdiği sözlerin dışında farklı davrandığını düşünmüyorum. Baktığımız zaman her ay belediye adına bilgilendirme toplantısı yapması, orada belediye bünyesinde yapılan çalışmaları dile getirmesi ve projelerini açıkça söylemesi bu anlamda seçim öncesi verdiği sözü hâlâ tuttuğunu gösteriyor. Aradan kısa bir süre de geçse en azından gidişatı anlamak adına bize birtakım fikirler ve görüşler ortaya koyan çalışmalar yaptı.
“Hayır; CHP verdiği sözü tutmuyor, herkese eşit, herkese aynı mesafede yaklaşmıyor” demek için henüz çok erken. Ama aynı şekilde bunun tam tersini söylemek için de şu an çok erken!
Fakat bunun haricinde bazı kişilerin hatta bazı kesimlerin haklı diyebileceğimiz eleştirileri var. Bunların içinde CHP’nin bilinen isimlerinden bazılarının da olduğunu biliyoruz. Kendileri gidişatla ilgili endişeleri olduğunu sıkça dile getiriyor.
Mesela en yakın zamana bakacak olursak geçenlerde yapılan Kent Konseyi seçimi bunun en güzel örneğidir.
Ben dâhil Kent Konseyi’nin ne işe yaradığını, yerel seçimler zamanı CHP’nin her fırsatta “adayı beraber yöneteceğiz” sloganı ile öğrenmeye başladık.
Ancak bildiğiniz gibi şu an Kent Konseyi Başkanlığına mevcut Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz seçildi. Tabi ki daha önce yaptığımız haberde de yazdığımız gibi Sayın Başkan seçimler yapılacağı sıra “benim yerime bir başka kişinin başkan olması daha etik olacaktır” demişti.
Fakat özellikle orada Dr. Hakan Can Yılmaz’dan yana oy kullanan kişilerin hangi partiye daha yakın isimler olduğu da gözden kaçmadı. Başkan’dan yana oy kullananların hepsi tabi ki CHP’li değildi; bunun içerisinde parti ile ilgisi olmayanlar da vardı.
***
Şimdi bununla ilgili bir eleştiri yapmak gerekirse şunları söylemeden geçemeyiz;
İlk olarak daha oy verilme aşamasına gelmeden “Hakan Başkanım Kent Konseyi Başkanı siz olun, sizden daha iyi kim yapabilir, bu işi daha kimse bilmiyor” denilen bir ortamda kim kent konseyi başkan adayı olmak için çalışır ki. Ben olsaydım aklımda kent konseyi başkanı olmak varsa bile elimi kaldırmazdım herhalde. Bu yüzden bu konuda yapılan oylamanın da sonucunu da çok doğru bulmayanlar var.
Acaba bu kent konseyi başkanlığı seçimi yapılmadan buna başkanlık yapabilecek kişiler araştırılıp seçilebilir miydi, birileri bu iş için teşvik edilebilir miydi, başkanlık için bazı isimlere teklif götürülebilir miydi? Düşünsenize toplantıya gidiliyor. Hızlı bir şekilde “kim başkan olmak istiyor? diye soruluyor sonra da birileri atlıyor “hayır başkanım kent konseyi başkanlığı da size yakışır” diyor; belediye başkanı ise “hayır canım ben olmayayım başkası olması daha iyi” diyor ve hızlı bir şekilde Belediye Başkanı Kent Konseyi Başkanı oluyor. Bana göre keşke bunun için biraz daha çaba sarf edilseydi de kent konseyi başkanı sivil toplum örgütlerinden ya da başka bir memurdan seçilseydi.
***
Peki, şimdi size birileri dese ki “Bu bir danışıklı dövüş. Kent konseyi de CHP’lilerin oldu, Kent Konseyi Başkanının da belediye başkanı olduğu ortamda yeri geldiğinde konsey nasıl muhalefet edebilecek. Belediye kent konseyi ne nasıl hesap verebileceksiniz.
Diyecekler ki “Zaten BOZTİD yani turizmciler derneği başkanı da aynı zaman da belediyede CHP’nin meclis üyesi, onlar da aynı kent konseyi gibi. Turizm derneği başkanı yarın esnafların hakları ile ilgili belediye ile karşı karşıya gelirse belediyeden yana mı olacak yoksa turizm işletmecisinden yana mı?”
Bunların hepsi şimdiden konuşuyorlar ve sorumlusu olan kişiler eleştirilerin odağına oturuyor. Hatta haber sitemizde yapılan yorumları okuyunca bunları görüyoruz. Yeni kurulan bazı derneklerin bile CHP ile yakınlığından söz ediliyor. Bu şekilde haklı ya da haksız eleştirilerin gelmesi çok da anormal bir durum olmasa gerek. Hatta bazılarına ben de katıyorum!
Yani demem o ki bunları dedirtmemek lazım. Bu konularda daha samimi olduğunuzu göstermeniz lazım. “Kendi içlerinde kadrolaşıyorlar” eleştirileri almamak için herkesi samimi bir şekilde çalışmalara davet emek, insanları çalışmaya teşvik etmek lazım. Eğer bu eleştirilere kulak asmayıp, onları suçlayıp aynı şekilde devam ederseniz bu eleştirilerin dozu gün geçtikçe artacaktır.
***
Bildiğiniz gibi benim de sık sık toplantılarına katıldığım Bozcaada Forum’un eski başkan Mustafa Mutay’a yönelik seçim için bir çalışma olduğu dedikoduları yapılıyordu. Bu dedikoduya inananlar çoğunluk olmasa da azımsanamayacak kadardı.
Konseye başkan seçiminde forum temsilcisinin de kent konseyi başkanının belediye başkanı olmasından yana oy kullanması bu dedikoduları şu an için güçlendirebilir.
Altını çizerek söylüyorum; forum temsilcisi tamamen samimi bir şekilde oy vermiş ve hiçbir kaygısı olmadan oyunu kullanmış. Fakat dediğim gibi bu konularda bile bence daha dikkatli olmak lazım. Bugün Mustafa Mutay çıkıp “gördünüz mü forum kime hizmet ediyormuş” derse bu açıklama forumu da belediye başkanını da zor durumda bırakabilir. Bu eleştirileri forum toplantısına katılan kişilerin samimiyetini bildiğim için geçen toplantıda orada da yapmıştım.
CHP’nin bundan sonra yapacağı faaliyetlerde hep aynı isimler, hep aynı düşünceden olan insanlar yerine daha geniş kitlelere ulaşması için gerekirse çalışma yapmasını öneriyorum. Aksi takdirde şu an olduğu gibi “kendileri çalıyorlar, kendileri oynuyorlar” eleştirilerinden kurtulmaları çok zor.
Son olarak evet daha 3 ay görevde olan bir belediyeyi eleştirmemek lazım. Zaman vermek lazım. Fakat 3 ay içinde de büyük hatalar yapmamak lazım. Dediğim gibi CHP, adanın geleceğini belirlemede kent konseyini beraber karar vermenin dayanağı olarak ortaya atmıştı fakat bu verilen söz şekilde tutulursa samimi de olsanız bazıları için hiç de inandırıcı gelmez!