Mutay, gelinen noktanın çok kötü olduğunu vurgulayarak, Bozcaada Haber aracılığı ile başkanlığı döneminde imar planına karşı duranları hedef aldı. Mustafa Mutay'ın açıklamasını olduğu gibi yayınlıyoruz:
"İmar planları bir yörenin gelişmesinde en önemli aktördür. Eğer tüm adada yaşayan kesimleri ve adanın değerlerini göz ardı ederek belirli bir kesim mutlu olsun diye imar planı yaparsanız o yöreye hizmet gelmez, ekonomik gelişme ve canlılık olmaz. Çünkü adanın önünü açacak, her kesimi kapsayan ve rahatlatacak imar planıyla mümkün olacaktır. Planlar yapılırken ilçenin gelecekte hem turizmini hem de bağcılığını daha iyi yerlere taşıyacak, adanın daha yaşanabilir bir ilçe olmasını sağlayacak planlar olmalıdır. Üzümüne katma değer sağlayacak, sanayi dallarını çoğaltarak adada yaşayan insanların mallarına değer kazandıracak çalışmalar yapılması lazımdır.
Bizim zamanımızda yapılan planlarda ilçenin gelişmesi için adanın değerlerini ön plana çıkaracak, içeriğinde ada halkı da düşünülerek düzenlemeler yer almıştır. Bu planları bilen bilmeyen bir kesim yaygara kopardı. Oysa bu planın içeriğinde bağcılığın gelişmesi, trafikle gelecekte sorunu çözecek çalışma, yüksekokulun yerleşim yerlerinin yeni planda işlenmesi, limanın genişletilmesi, otopark ve meydan düzenlemeleri, pazar yeri, çok amaçlı toplantı salonu ve düğün salonu, büyük ihtiyaç olan arıtmanın planda işlenmesi, yabancı turizmin gelişmesinde rol oynayacak gümrük binası, taksi ve durakların ilçe dışında çıkarılması, daha birçok içeriği olan çalışmalar ilçenin daha iyi yerlerde olması ada halkının ekonomik olarak daha güçlü olsun, daha mutlu yaşayıp adadan göç etmesin diye yapılmıştır.
Ama birileri bu planlara karşı çıktı. Anlamadan, dinlemeden bir yaygara furyası estirdiler. Bu plan içerisinde en önemlileri:
1 - Üzümü katma değere çevirecek sanayi tesisleri yapılsın diye 5 bin m2'nin üstündeki yerlere 250+250 m2 olmak üzere toplam 500 m2 butik şarapçılık yapılması için proje üretilmesi,
2 - Limanın genişletilmesi, hem geminin dış mendireğe bir rampa yapılarak bir çevre yoluyla Komando'nun önünden araçların şehir dışına çıkması, hemde kışın limanın içerisinde 50-100 yat bağlayarak ada ekonomisine katkı sağlaması. Ayrıca ada balıkçılarının da teknelerini rahatça bağlama imkanı bulmaları,
3 - Yüksekokulun daha yerleşik biçimde tekrar gelebilmesi için cezaevinin bu planda Yüksekokul olarak işlenmesi ve hazine yeri tahsis edilerek plana yerleştirilmesi.
Bu planlar hakkında koparılan yaygarayı anlamış değilim. Neymiş 'adanın %90’nı imara açılıyormuş'... Bağ evlerinin yapılması 'bağcılığa zarar veriyor, bağcılık yok oluyor' diye savunanların sayesinde gelinen sona bakın. Ben 20 yıldır aynı şeyi savunuyorum, adada bağ evinin yapılması ile adadaki bağcılığın yok olmasının hiçbir alakası yok. Onların derdi kalabalıklaşan adaya insan gelmesin, bizim rahatımız kaçmasın.
Bakın adada bağcılığın yok olmasının tek sebebi çavuş üzümü pazarını kaybetmemiz... Üzümdeki taban fiyatın düşük olması, insanların bağcılıktan para kazanmaması, şarap sanayinin üzerindeki ÖTV, KDV gibi vergilerin yüksek olması büyük etkenlerdir. Biz yıllar önce bağcılığa destek olsun diye planlarda değişiklik yaparak Amedeus şarap fabrikasının yerini üretim ve depolama alanı olarak işledik. Hasan Güler'in şarap fabrikasının yapıldığı yerler için butik şarapçılık yapılsın diye plan notlarında değişiklik yaparak bu işletmelerin yapılmasının önünü açtık. Bu planda da bu işin 100 m2'de olmayacağını düşünerek 5 bin m2'nin üstündeki yerlerde 250+250 m2, toplamda 500 m2 olsun dedik. Bunun için tabii yaygara kopardılar. Yok villa olurmuş, yok başka amaçla kullanılırmış diye karşı çıktılar. Sorun bakalım bi Hasan Güler’e bu iş 100 m2'de oluyormuymuş.
'Bu plan yanlış, kaldırılsın' diye yürüyenlere ne demeli? Hepsinin birer ikişer bağ evleri var. Hatta kendi menfaatlerini düşünerek 80-100 m2'ye kanaat getirmeyip imarlı yerlerden yer alıp otel, pansiyon yapanlara ne demeli? Madem adayı çok düşünüyorsunuz, ne diye bağ evi yaparak yaparak taş yığınına çevirdiniz adayı! Keşke siz örnek olsaydınız. Topluma 'biz arsa aldık ama ev yapmayacağız, bağ dikeceğiz' deseydiniz.
O yürüyenlerin arasında yerim imara açılmadı diye kapımı aşındıranların yahut arsalarımızın şeklini düzeltelim diyen zat-ı muhteremler... Ben ressamım binamın tavanı yüksek olsun diye anıtlar kurulundan özel istekleri olanlar, benim oğlum için 'Tuzburnu'nu imara açtı, oğlu inşaat yapıyor' diye gazetede, televizyonlarda tezgah kuranlar, Poyraz Liman'a kanalizasyon suyunu basıyor diye yaygara yapanlar... O pis su şu anda Poyraz Limanı'na basılmakta, benim oğlum da inşaatçılık değil restaurant çalıştırmaktadır. Yalanla, dolanla tezgâh kuranlardan hiçbir ses çıkmıyor. Ne oldu? Kış uykusuna mı yattılar acaba?
Ada halkını yalan bilgilerle bilgilendirerek imza toplayanların sayesinde gelinen noktayı bakın... Ada halkının mallarının değerini üç kuruşa düşürenler, ada halkından bundan sonra daha sert tepkiler göreceklerdir. Kışın adada yaşamayıp, kışın adada zor şartlarda yaşayan ada halkı hakkında tevatür yürütülmesine, ada halkı müsaade etmeyecektir. Çok merak ediyorum bundan sonra adada bağ evi yapılmayacağına göre, bakalım bağ dikmek için kaç kişi arazi alacaktır göreceğiz. İşte imar planı bunun için önemlidir. Anlayalar ve bilenler için dostlara selam olsun."