Bozcaada büyük bir diskoya dönüşüyor

Dönülmez Akşamın Ufkunda mıyız? Yani Bozcaada’da kültürel yapı bir daha normalleşmemek üzere dejenere oldu mu? Yani maçı kaybettiğimiz doğru mu? Bence hayır. Bozcaada’nın Bozcaadalılara rağmen kendini koruyabilecek dinamikleri var. Bunların neler olduğunu başka bir yazıda tartışırız. Bu günün konusu adanın DNA’sını değiştirmek isteyenlerin Bozcaada’da yaratmaya çalıştıkları yaşam kodları.

Adanın yaşam biçimine, sosyal ilişkilerine, kültürel dokusuna yönelik somut örnekler:

• Ücret karşılığı girilen işgal edilmiş sahiller

• Yine hiç hizmet almadan giriş ücreti ödenen işletmeler

• Kamu görevlilerine bile saldırabilme potansiyeline sahip fedailer. (kibar olsun diye bunlara ‘badi gart’ diyorlar)

• Çoğunlukla bu işletmelerin fedailerinin cüretkârlığıyla çıkan kavgalar, yaralamalar, hatta ölümler

• “Müşterilerimiz istiyor, adada eğlenceye de yer verilmeli, ne olmuş gürültü varsa, turizm için katlanılsın” diyen, bu düşüncesini ifade etmekte hiçbir sakınca görmeyen otel işletmecileri

• Müzik denilemeyecek iki notalı kakafoninin tüm adaya yayılması

Bu sıraladıklarım işin bir yanı. Bana göre problemin en kolay çözülebilecek yanı. Nasıl mı çözülür? İstenirse yarın hiçbir sorun kalmaz. Ancak aşağıdaki iki maddede ifade ettiğim sorunlar varken bu sorunlar çözülmez.

1- Adalıyım diyen insanların bir kısmı bu dejenere örneklerle işbirliği içindeyse. Sosyal bir tepki oluşmuyorsa; beleş ya da müşterilerin ödediğinden daha ucuz içki içmek öne çıkıyorsa;

Bu sorunlar adanın normali haline gelir.

2- Adadaki kamu otoritesi (açıkça yazalım Kaymakamlık ve Belediye demek istiyorum) soruna bir gürültü kirliliği gözüyle bakıyorsa, sorunu çözmeye niyeti yok demektir. Kaymakamlık ve Belediye katıldığım son toplantıda saatlerce desibel, mevzuat, yasa, yönetmelik, tüzük… Yani anlayacağınız topu taca atan konuları konuş(tur)du. Yani idarecilerimiz ya asıl sorunun farkında değiller ya da çözüm için inisiyatif almalarının önünde engeller var.

Adanın ayarlarını bozan bu örnekler, yerli insanlardan destek aldıkça, kamu otoritesini ciddi bir güç olarak algılamadıkları sürece, bu günler adanın daha iyi günleri demektir. Kötü günler önümüz yani...

Adaya gelenler böyle bir eğlence tarzı istiyorlar, hadi verelim, zihniyeti tehlikelidir. Yüksek müzik, aşırı alkol, kontrolsüz davranışlara dayalı eğlencenin bir raconu yoktur. Tamamen lümpen, bencilce ve şımarıklıktır. Bu eğlence anlayışı çok tehlikeli ahlak dışı sonuçlar getirir. Çünkü kazanç akıl alamaz boyutlara ulaşır. Sonra ne mi olur?

• Uyuşturucu adanın normali haline gelir.

• Cinsel nitelikli ticaret kendine alan bulur.

• Şimdi çok kazanan o işletmelerin kazancının çok yüksek olduğunu gören beli silahlı kişiler o işletmelerin talibi olur. Tabi ki bu talebi mevcut işletmeciler de istiyor olabilir. Çünkü rakamlar her türlü vicdani sorumluluğun üstündedir.

Benden söylemesi. Herkes aklını başına alsın.