Bugun...
Bozcaada'da zor olan: Yanıtlar değil sorular


Ümit Aslanbay
uaslanbay@gmail.com
 
 

İkircikli yaşamadan, hem heybem dolsun hem karnım doysun mantığı ile oluşturulan Bozcaada Turizm Master Planı yapılan itirazlarla ve ortaya bıraktığı sorularla geride kaldı. "Mastır" plan hazırlayıcıları, hem turizm, hem bağcılık gelişecek,  hem fiyatlar artacak hem herkes zengin olacak, yeni mekanlar açılmayacak ama plajların kapasiteleri artacak, bu arada doğa da korunacak gibi imkansız görünen zor işleri, ellerinde sihirli bir kumanda aleti varmışçasına çözmüştü.

Hayat onların yazdıkları diledikleri gibi mi seyreder bilinmez. Halk Eğitim Merkezi salonunda yaptıkları bilgilendirme toplantısında Muharrem Bey, bir "turizm profesörü" olarak formülü veriyordu*:

-Arzı kısarsak, talep artar dolayısıyla fiyatlar artar. Fiyatlar artarsa, Bozcaadalılar ürünlerini daha pahalıya satar!

Yani daha az otel, pansiyon, daha az lokanta, dükkan. Daha pahalı mekan! Peki ya üzüm?

Daha az üzüm, zeytin üretmek de üzümü, zeytini pahalı yapar mı? Üreticiye, bağcıya daha çok mu para kazandırır? Daha pahalı hayatta, işçi, gübre vb. masraflar ne olur? Her yerin otel motel olduğu adada (fiyatlar artınca arz da artar) memurlar, evi olmayanlar kiralık yer bulamıyor. Oturdukları yerden çıkarılıyor.? Üzüm yetiştirmektense, eziyet çekmektense bağevini pansiyon  yapmak daha akıllıca değil mi?

Makro İktisat kitaplarının daha ilk sayfalarındaki arz-talep formülü, "enflasyon sonuç faiz sebep" kadar parlak ve karmaşık olmasa da diğer etkenlerden soyutlanmış bir "laboratuvar" önermesidir. Ne yazık ki ekonomi, suyun belirli bir ısıda kaynayacağı gibi bize kesin bilgi ve sonuç veren fizik benzeri bir bilim değildir. Formül bu "uyarı" ile yanyana gider. Yani, fiyatlar artarsa kimin evini, karavanını gizliden pansiyon verebileceğini, hemen karşıdaki Geyikli'de neler olabileceğini, neler yapılabileceğini hesap edemezsiniz, kontrol de...

Otel fiyatları artınca domates, patates fiyatları yerinde duracak değil ya! Emekli maaşı ya da sınırlı gelirleriyle Bozcaada'da yaşayanlar da adada kalmaya artık güçleri yetmez. Rumlar gibi onlar da mı gitsinler?

“Ben evimi otel yapacağım” diyen güçlükle geçinen insanları nasıl engelleyeceksiniz (yasaklayarak mı?) gibi sorular, arz talep formülünden çok daha ötededir ve  karışıktır. Anlaşılan Turizm Master Planı'nı yapanların umurlarında ya da bilgileri dahilinde de değildir. Türkiye'nin kalkınma planlarını yapan geçtiğimiz yaz gelmese de Bilsay Kuruç'un ada sakinlerinden biri olduğunu, kendilerinden başka ekonomi, turizm, çevre, sosyoloji bilen insanların adada yaşadıklarını bilseler, herhalde bu kadar futursüzca sallayamazlardı. Belki de bilmezden geliyorlar, bunu da biz bilmiyoruz. Arzı kısarsan fiyat artar formülüyle, "amatörce" (benim lafım değil) yapılmış master planını ciddiye alan, uygulamaya geçen, buna göre davranan kimse olmayacaktır. Ne yaz sezonunda ilçenin ortasındaki limana her seferinde 80 araç, en az 500 yolcu bırakan Gestaş, ne de akın akın gelen, kalacak yer arayan ve bir biçimde bulan turistler... Kamyondan kum dökülür gibi feribotlardan dökülen turist kalabalığını, geliş gidişlerini düzenlemeden, kontrol altında tutmadan hiçbir turizm planını uygulamaya koyamazsınız. Planın başına "Gestaş ile görüşmeler sürüyor, bu iş halolmalı" diye yazmak, bir daha da bahsedememek plan yapıldığını değil "yapılamadığını" gösterir.

Adanın her yönüyle, su, kanalizasyon, elektrik, çöp, insan olarak "taşıma kapasitesini" dahi düzgün saptayamamış "Mastır" planın elbette, Bozcaada'dan evlerine, karşı kıyıdan ise Bozcaada'daki evlerine dönmek için kuyruk bekleyen adalılardan (hastası olur, işi olur, tamiri olur, bakımı olur) bahsetmesi beklenemez. Turizm onun konusudur ama turistler ve adalılar onun konusu değildir sanki. "Gelen giden feribotlarda adada ikamet edenlere kontenjan ayrılsın" diye dilekçe veren bir ada sakinine Gestaş, "Anayasamıza göre herkes eşittir, kimse öncelik alamaz" diye yazılı yanıt vermiştir. Dilekçeyi yanıtlayan kişinin bir Gestaş memuru olduğu kesin ama anayasa ve hukuk bildiği kuşkulu. Anayasa, hukuk, yaşam hakkı, temel hak ve özgürlükler gibi konulara turizm plancılarının ekonomi konularına hakim oldukları kadar hakim olduğu anlaşılan Gestaş'ın bu cüreti nereden aldığı da ayrı bir konu.

Zaten ada ve geleceği üzerine kafa yoranlar Turizm Master Planı'ndan çok Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın (adı yine değişti) Balıkesir ve Çanakkale için yaptığı büyük ölçekli, Bozcaada Belediyesi'nin ise üzerinde  çalıştığı daha küçük ölçekli imar planları ile ilgilidir. Bakanlığın Balıkesir ve Çanakkale'ye aynı kaba koyarak yollardan imarına kadar baştanbaşa değişime açtığı planın sadece Bozcaada ve Gökçeada'yı ilgilendiren bölümleri çekince altında. TMMOB'un (şükranla) takibinde ve halen Danıştay aşamasında, ne olacağı merakla bekleniyor. Bozcaada'nın güneyini tamamen yapılaşmaya açan, doğasını tahrip eden, bambaşka bir hale sokan planlar çekincelere rağmen sonunda bakalım ne olacak? Bakanlık 1/100.000’lik bu planla uğraşa dursun, Bozcaada Belediyesi de yine onunla ortaklaşa 1/1000'lik imar planı üzerinde çalışıyor. Bitmiş ve açıklanmıyor olabilir. Yasa gereği, halka açıklanmalı ve sonuçları yönünden tartışılmalı, ardından Belediye Meclisi tarafından kabul edilmeli, bakanlık tarafından onaylanmalı. Açıklanmayan bu planla ilgili ürkütücü dedikodular geliyor. Onlarca, kimine göre yüzlerce otel ve yapılaşma izni geliyor. Gizli işlerin dedikodusu çok olur elbette. Sıkı durun!

Herkes, Turizm Master Planı ile uğraşırken Bozcaada yüzlerce yeni oteli, yeni bir limanı, birkaç kat daha büyümüş bir tekeli yani Gestaş'ı, şimdiki zamanın beş katı kadar da turisti kucağında bulabilir. Yani arz artabilir ama talep artabilir haliyle fiyatlar da.

Kısaca Bozcaada bambaşka bir yer olabilir. İstenen bu mu?

Türkiye'nin gözleri gibi koruması gereken iki tanecik adası var. Bozcaada ve Gökçeada ama bazılarının öncelediği bu değil. Rant gelirlerinin bu ülkeye ettiği halleri ve yarattığı sonuçları yıllardır görüyor yaşıyoruz. Önüne geçilemediğini ve yanıtlarını biliyoruz.

Zor olan soruları sormak.

Çok uzun olmayan bir süre sonra, Bozcaada, Türkiye'deki diğer tatil ve turizm uğraklarının bir benzeri, yani bir "destinasyon" haline gelince "aaa nasıl bu hale geldi, nasıl oldu?” demeyelim.

Görüldüğü üzre göz göre göre oldu.

Kıymayın efendiler!

 

 

 



Bu yazı 3050 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
Bozcaada Bağcılığı
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Adada zincir market açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


 YUKARI