Bozcaada’yı ne kadar gerçek bilirsiniz ya da Bozcaada’nın gerçeklerinin ne kadarını biliyorsunuz? Binlerce yıllık geçmişe sahip bu adanın, tarih boyunca hakkında farklı mitler, mottolar ve gerçekler ortaya çıkması gayet normal. Bunlar arasında ‘gerçek’ durumunun altına yazılabilecek ve benim de en beğendiğim şeylerden biri, insanların evlerinin kapılarını kilitlememesi ve anahtarlarını da zaman zaman kapı üzerinde bırakmasıydı. Di’li geçmiş zamanda yazıyorum çünkü bu alışkanlık, yani bu güven belirtisi son zamanlarda bir parça zayıfladı, ancak halen devam ediyor. Ne güzel bir duygu değil mi? Tanımadığın insanlara dahi güvenebilmek. Bunun pek çok sebebi olabilir ancak bana göre en güzeli şu:

Geçmişte; Bozcaada şimdi olduğundan çok daha sakinken, insanların karşıya, anakaraya geçmek için ulaşım imkânları balıkçı teknelerinden ibaretken, kendi kendilerine yetmeleri gereken zamanlarda, birinde olan diğerinde olmazmış. Malum, zor şartlar. Ama paylaşılırmış her şey. İşte insanlar; kendileri evlerinde yokken de eş, dost, komşuları gelip ihtiyaçları olanı, ihtiyaçları kadar alabilsinler diye kapılar kilitlenmezmiş. Nüfusun bir hayli az olduğu yerlerde herkesin birbirini tanımasının güzel yönü. Günümüzde mutlak korunması ve geleceğe yansıması, aktarılması gereken bir alışkanlık.

Bu noktada ikinci soru devreye giriyor. Bunun geleceğe aktarılması ne işe yarayacak?

Biliyorsunuz, Bozcaada dünya çapında rağbet gören bir destinasyon. Ve insanlar, daha doğrusu bilinçli turist, tatil planlaması yaparken gideceği yerin ne kadar güvenli olduğunu da araştırır. Son yıllarda artan tanınma, gelişim ve ilerlemesiyle uluslararası turizm piyasasında büyük oyuncu olmaya niyetli olduğunu belli eden Bozcaada, bunun gerektirdiği koşulları karşılayabilmek için ne kadar hazır? Güvenlik konusu, yerel yönetim, yerel güvenlik birimleri, sivil toplum kuruluşları ve halk tarafından ne kadar ciddiye alınıyor ve bu yönde ne gibi çalışmalar yapılıyor ya da yapılacak? Bilmek gerek.

Gümrük, kruvaziyer limanı, havayolu (deniz uçağı) ile ulaşım, diğer Ege adalarıyla koordineli bir rotanın unsuru olmak, uluslararası festivallere ev sahipliği yapmak gibi önemli iş ve projelerin olduğu bir yerde güvenlik artık yerel birimlerin ilk üç konu başlığından biri olmalıdır. Başka bir deyişle, hali hazırda “dünyanın belki de en güvenli destinasyonlarından biri olma durumu”nu sürekli kılacak çalışmalar yapılmalıdır.

Şu andan itibaren geç kalınmadan, yürüdüğümüz “büyük oyuncu olma” yolunda her zaman bir adım önde olmak, her zaman ilk tercih edilen yerlerden biri olmak için insanların talep ve sorularına ne kadar iyi cevaplar verebilirsek o kadar iyi.