Bugun...


kostasalto

Ethem Özgüven: Tüm değerlerini çöpe atmış bir Avrupa...
Bozcaadalı yönetmen Ethem Özgüven, Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan protokol çerçevesinde, birkaç gün önce başlayan göçmen iadeleri hakkında sendika.org sitesine yazdığı yazıda bu anlaşmadan ve yürütülen politikadan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.

Mobil Reklam

Ethem Özgüven: Tüm değerlerini çöpe atmış bir Avrupa...
+ -
Bozcaada Bozcaada Haber Madam

Bozcaadalı yönetmen ve aynı zamanda Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgeseli Festivali (BIFED) Koordinatörü Ethem Özgüven, geçtiğimiz gün sendika.org sitesi için, göçmen iadeleriyle ilgili bir yazı kaleme aldı. Özgüven yazısında, "Bütün politikaları iflas etmiş bir ülke olarak, bir koz gibi gördüğü her durumu değerli ve kullanılabilir kılmak için elindeki her olanağı kullanan Türkiye’yi eleştirmenin anlamı kalmadı, çünkü eleştiri en ufak da olsa bir umut bulunan durumlar için söz konusudur." dedi. Ayrıca bu iadeler sonrasında göçmenlerin büyük problemlerle karşılaşacağını altı madde halinde sıralayan Ethem Özgüven'in yazısının tamamı şu şekilde: 

Bütün politikaları iflas etmiş bir ülke olarak, bir koz gibi gördüğü her durumu değerli ve kullanılabilir kılmak için elindeki her olanağı kullanan Türkiye’yi eleştirmenin anlamı kalmadı, çünkü eleştiri en ufak da olsa bir umut bulunan durumlar için söz konusudur

Sonunda, Avrupa uygarlığının sonunda Türkiye ve Avrupa kendisi küçük, cesareti ve vicdanı büyük ülke Yunanistan’ı iyice sıkıştırdı. Selanik’te insanlar haftalık alışverişlerinin bir parçası gibi kamplardaki mülteciler için de alışveriş yapıyordu. Ve son gittiğimde adalarda insanların günlük yaşamlarının çok önemli, belki hem yıpratıcı hem de umut verici bir bölümü mülteci gerçeği ve dayanışmasıydı. Tüm dünyadan gelen gönüllülerle birlikte bir olanaksızı başarıyor ve karaya sağ varabilenlere insani koşullar yaratmaya çalışıyorlar ve bunu da başarıyorlardı.

4 Nisan Pazartesi gününden başlayarak kendi nüfusunun büyük çoğunluğunun ilk olanakta terk etmek istediği, ABD’nin tüm vatandaşlarına bir an önce terk etme çağrısı yaptığı, gazetecilerin, öğretim üyelerinin yargılandığı ve her türlü özgürlüğü bırakın ahlaki değerin tamamen aşındığı ve yok olduğu ülkemize Yunanistan’da sıkışıp kalan mülteciler zorla geri yollanacak.

Bütün politikaları iflas etmiş bir ülke olarak, bir koz gibi gördüğü her durumu değerli ve kullanılabilir kılmak için elindeki her olanağı kullanan Türkiye’yi eleştirmenin anlamı kalmadı, çünkü eleştiri en ufak da olsa bir umut bulunan durumlar için söz konusudur. Türkiye’yi eleştirmenin herhangi bir anlamı bu açıdan olmadığına göre, Avrupa bu koşullardaki bir ülkeye mültecileri geri gönderirken şu altı gerçeği bilmiyor olabilir mi?

  • Bu mültecilerden kısa dönemde bazıları kendilerini yakacak, öldürecek.
  • Yunanistan’a, dolayısıyla Avrupa’ya tekrar geçmeyi deneyecekler.
  • Ülkemizde her türlü istismara açık olarak yaşamaya çalışacaklar.
  • Geçiş ücretleri yükselecek.
  • Geçiş koşulları çok sertleşecek ve zorlaşacak.
  • Başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere ölümler artacak.

Bütün bu gerçekler ortadayken Avrupa bu yalanı ne kadar sürdürebilir. Tüm değerlerini çöpe atmış bir Avrupa, tüm değerlerini çöpe atmış diğer yaklaşımları meşrulaştırmanın büyük tehlikesini herhalde fark ediyordur.

Türkiye Avrupa’nın Çin’i olmaktan başka bir çare bulamadığı bir ekonomik yol seçti ve aslına bakarsanız nükleer enerji, bir yönüyle suyu satılabilir bir meta haline getirmeyi amaçlasa da HES’ler, bu zavallı ekonomik politikanın enerjisini sağlamak için için gerekli. Çünkü bütün yapılan iş Avrupa’nın hurda araba ve metallerinden inşaat demiri yapmak, karo taşları, mermer ve çimento gibi artık dünyanın kaçtığı ve doğayı mahveden büyük enerjiyle küçük kazanç getiren üretimler. Ama bütün bu süreçlerde çığlık atamayan doğayı, yeraltı ve yerüstü sularını, havayı zehirleyen bir yöntem bu. Artvin’de, Bergama’da, Efemçukuru’nda, Kuzey Ormanları’nda, İğneadası’nda, Bozcaada’da çığlık atan bireyleri ise çok iyi bildiğimiz yöntemlerle susturmakta usta bir hükümet var.

Bütün bu süreçlerde işçi hakları, insanca çalışma ve adil ücret gibi şeylerden bahsetmek olanağı yok. Ekonomide seçtiğimiz bu yol Avrupa’nın Çin’i olmak. Mülteci gerçeğinde bize biçilen rol Avrupa’nın Guantanamo’su olmak.

Acaba bu çığlığım duyulabilecek mi. Çok fazla çocuk ve kadın ölecek, taciz edilecek, tecavüz edilecek ve bu insanlarda hayat boyu taşıyacakları psikolojik ve psikiyatrik arazlar oluşacak. Bütün hayatımız boyunca yolumuzu gösteren, aydınlatan Adorno’nun, Hesse’nin, Romain Gary’nin, Huizinga’nın ülkelerindeki insanlara sesleniyorum: Yol yakınken bu kirli süreci durdurun.

Belki son söz olarak şunu söylemeliyim; Mültecilerle ilgili Türkiye’nin üstüne düşeni fazlasıyla yaptığına dair gerçekliği olmayan bir algı oluştu. Gerçek olmayan masraf rakamları ve hükümetin propagandalarıyla şişen ve aslı olmayan bir ego ve yardımsever olduğumuz yanılgısı oluştu. Bu böyle değil, mültecileri her alanda çok büyük bir yalnızlığa terk etmiş durumdayız.

Kaynak: Sendka.org

 




Bu haber 3973 defa okunmuştur.

Bozcaada Simyon Bozcaada Pide Salonu

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

bozcaada  bozcaada

bozcaada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
SON HABER YORUMLARI
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR HABERLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
 YUKARI
   
Otomatik olarak 5 saniye sonra kapanacaktır. Reklamı kapatmak için TIKLAYINIZ