Bozcaada’daki  değişimi 30 küsur yıldır izleyen ve ada hakkında ona yakın  kitap yazmış biri olarak son yılların en büyük bunalımı sayılabilecek koronavirüs  pandemisi sırasındaki performansını nasıl değerlendiriryorsunuz?

Ben karantinayı  adada yaşamadım.  Tam ilkbahar için  gelmeyi planlarken  salgın patlak verdi, kapılar kapandı, İstanbul’da kaldık.  Ama, tüm adalılar gibi ben de süreci yakından takip ettim.  Başlangıçta bayağı endişeliydim, ama  üç ay sonra geriye baktığımda, adalıların ve adayı yönetenlerin başarılı bir performans çıkardıklarını görüyor, seviniyorum.  Sanırım bunun puanını da herkesten önce Kaymakakam İbrahim Gültekin  ile Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz’a vermek gerekiyor.  Bu ikisi arasındaki koordinasyon adalılar tarafından takdir ediliyor ve övülüyor.  Önlemler sadece alınmakla kalmadı, aynı zamanda uygulandı.  Bunu pek çok başka yer için söyleyemeyiz. 

Yani ada tehlikeyi tamamen atlattı mı?  Fırtına bitti mi?

CEVAP:  Hayır, bence en tehlikeli aylar Haziran ve Temmuz ayları.  Bunlara tıp diliyle “nekahat ayları” diyebiliriz.  Hastalık hafiflemiştir ama tam geçmemiştir, bir hata yapılırsa çok daha ağır bir şekilde geri gelebilir.  Gripten zatürreye dönenleri ve oradan da mezarlığı boylayanları bir örnek olarak vereyim.   Hastalığın henüz bitmediği, 2020 yazının çok farklı bir yaz olacağı kabul edilmeli, adım adım ve sistematik bir iyileşme programı aynı ciddiyetle uygulanmalı.

Acele eden bir kesim var.

Acelecilik hata yaptırır.  Kuru kalabalıktan medet ummak tüm planları bozar.  Evet, sıkıntılar çekilecektir ama riziko,  adanın turizm potansiyelinin gelecek için de sıfırlanmasıdır.  Bugünü kurtaralım anlayışıyla değil, bunun yarını da var anlayışıyla hareket edilmeli.  Gereken dersleri almış olmalıyız. 

Ne gibi dersler? Somut örnek verir misiniz?

Somut örnek 2019 yazıdır.  Hani,  koronavirüsle mücadelede “pik nokta” diye bir kavramdan söz  ediliyor ya, onu “dibe vurulan nokta” olarak da anlayabiliriz.  Biz,  2019 yazında  dibe vurduk.  Ada tarinde olmayan vahşi bir cinayeti de yaşadık. Gereken önlemler alınmazsa,  adaya panayır muamelesi yapılırsa, ada sokakları gündelik mesire yerine dönüştürülürse  neler olabileceğini gördük.   Gördük ki,  adada fiziksel sınırlar aşılmıştır! Daha fazlasını kaldırmıyor.   Her musibetten bir fayda hasıl olursa, bu kokornavirüs bunalımı bize nekahat, yani yavaş yavaş iyileşme  fırsatı verdi.  “Kendinize çeki düzen verin, yoksa gideceğiniz yer belli!”  dedi.  Gördüğüm kadarıyla ada yönetimi de bu mesajı aldı.  Fırsatçı kesimine karşı onların özenli ve muhafazakar yaklaşımını desteklemeliyiz.