2000 yılından beri adaya gidip gelen ve uzun süredir de yılın bir kısmını adadaki evinde geçiren oyuncu ve müzisyen Sadık Gürbüz salgın günlerinde söz ve müziği kendisine ait iki şarkı hazırladı. Biri Bozcaada’ya dair yazılan parçalardan diğeri de koronavirüs günlerine dair hazırlanan neşeli bir parça.
Sadık Gürbüz, 2018 yılında Bozcaada Mendirek Dergisi’nde yayınlanan röportajında adayla tanışma hikâyesini, “Biz 2000’li yıllarda Midilli’ye bir geziye gitmiştik. Dikili Belediyesiyle beraber bir konser etkinliğimiz vardı orada. Adayı, ada kültürünü ve ada yaşamını ilk orada gördüm. Sonra adanın güzelliği, yeşilliği çok güzel geldi bize, hoşumuza gitti. Birkaç sene sonra tesadüfen eşi İsviçreli olan bir arkadaşım buraya beraber gelme teklifinde bulundular. O sene onlarla geldik, Balık Hali’nin orada bir pansiyonda kaldık. Ada hoşumuza gitti, güzeldi, sıcaktı, insanlar müthiş güzeldi. Habbele tarafında bir yere gittik, yanımıza sadece banka kartlarını almıştık. Gittiğimiz yerde kart geçmiyormuş, bizde de nakit yok, dediler ki ‘sonra verirsiniz’. Biz zaten şaştık. Kaldığımız pansiyonda da 10 gün kaldıktan sonra aynı şeyi yaşadık, onlarda da kart geçmiyormuş. E yanımızda da para yok, gene dediler ‘sonra verirsiniz’. (gülüyoruz) Sonra hesap numarası aldık, yolladık tabii ama adanın o insanlarının sıcaklığı, güvenliği müthiş. Kapılarının kilitli olmadığı bir yer olduğunu görünce dedik ki biz buradan bir yer alalım. Ben en son seneler önce çocukluğumda Hacıbektaş’ta bırakmıştım böyle şeyleri” diye anlatıyor.
Bugün iki parçayı da bizlerle paylaşan ve kullanım izni veren Sadık Gürbüz’e teşekkür ediyoruz. Sanatçının iki parçasına da aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.