Hoşgeldiniz Bugün 05 03 2025
#

Sevgililer Günü’nüz Kutlu Olsun

ada

Happy Valentine’s Day

 

Bundan birkaç yıl önce, Bozcaadalılar, Bozcaada’yı sevenler ve aynı zamanda kitap kurtları, Bozcaada’yı ve geçmişini anlatan en güzel; ama bir o kadar da hüzünlü ve kırılgan bir kitapla tanıştılar.

 

Yazarın adı Dimitri Kakmioğlu idi. Daha önce hiç duyulmamış bir isim. En azından bizim için öyleydi. Ama halen adada yaşayan Rum dostlarımızın, komşularımızın yaşlıları için pek de öyle değildi.

 

Bu noktada kendimle ilgili bir itirafta bulunacağım. Aslında kitaplarla aram çok da iyi değildir. Ama bunun sebebi okumayı sevmemem değil. Aksine, çok fazla okuduğum için gözlerimi bozdum ya zaten!

 

Kitaplarla ilişkimin gelgitli olmasının sebebi çok zor beğeniyor olmam. Cezmi Ersöz, Özdemir Asaf, Oscar Wilde ve Hakan Günday kitapları dışında kalanların beni yakalayabilmesi için benden bir şeyler barındırması gerek.

 

anayurt

 

***

 

Dimitri’nin kitabı da, benim en büyük zaafımı ve aşkımı; Bozcaada’yı barındırıyordu ve üstelik önceki yazımda da bir örneğini verdiğim ve ilerleyen günlerde ikincisini yazacağım babamın anılarında kalan, bilmediğim ve bilmeyi çok istediğim geçmişini anlatıyordu. Dimitri’nin, onlarca yıl zorla koparıldığı ama içten içe gizli bir aşk ve varlığını sadece kendisinin bildiği kopmaz zincirlerle bağlı olduğu “Anayurt”una geri dönüp, çocukluğunun ve adadaki son zamanlarının anılarını ve yer yer kendince küçük masum aşkını anlattığı kitabını bitirdiğimde aklımdan geçen ilk şey şu olmuştu;

 

“Bunu okumayan kalmamalı!”

 

Kitabı önce çok sevdiğim bir arkadaşıma verdim. Okumaya devam ettiği günlerde, sohbet ortamlarında kitaptan bahsetmek, yolda yürürken gördüğümüz bir yer ya da fark ettiğimiz bir ayrıntı sonrası “bak, kitapta Dimitri’nin bahsettiği yer (ya da şey)” diyerek adayı Dimitri’nin gözündenyeniden keşfetmek, Dimitri’nin anlattığı ev, sokak, dükkânların önünde dakikalarca durup, uzun uzun seyredip acaba o duvarların ardında neler neler yaşandı?” diye düşünüp durarak Dimitri’yi hissetmeye; dile kolay tam 30 yıl sonra adaya geri dönmesini sağlayan bağlılığını anlamaya çalışmak tutkuyla karışık bir alışkanlık haline gelmişti.

 

***

 

Dimitri (ama farkında olarak, ama olmayarak) bizi yeniden adaya bağlamıştı. Bozcaada’yı daha fazla anlamamızı, dinlememizi, sevmemizi, söz konusu Bozcaada olunca, “gitsen de bir gün dönersin” sözünün mutlak geçerli olduğunu fark etmemizi sağlamıştı.

 

Dimitri, kitabıyla ilgili sorulan bir soruyu …Adada 30 civarında yaşlı Rum kalmıştı. Onlar da öldüklerinde, bir zamanlar burada olduğumuza dair hiç iz kalmayacaktı…” diye cevaplarken, adanın; kendilerinin ve Rum halkının kalbinde bir zamanlar ve halen orada yaşadıklarının asla unutulmaması gerçeğine dair, nasıl da silinmez bir iz bıraktığını söylemek istemişti aslında.

 

***

 

Ne iyi ettin de yazdın o kitabı Dimitri. Senin 10 yaşında zorla koparıldığın Bozcaada, senin Tenedos’un, küçükken komşu kızına duyduğun aşkla beraber bize emanet şimdi. Söz. Aşkın da anıların da dilimizden dökülen sözlerle nesillere akacak.

 

Sevgililer Günü(nüz) Kutlu Olsun.

 

Yazarın Notu: Dimitri Kakmioğlu’ nun Anayurt kitabını, halen belli başlı yayın evlerinde bulabilir, internetten de sipariş verip edinebilirsiniz. 


Yorum Yap